14 Kasım 2011 Pazartesi

Deneme # 4 ... Refik Mert Erdumlu / 18.06.2007


Seviyorum ama kimi?

En tatlısını, en iyisini...

Herkes nedense en iyisini istiyor, en mükemmelini arıyor, bulamayınca da, ya da eldeki malzemenin yetersiz olduğunu farkedince de küplere biniyor...

Dün sevgilimle tartıştık...Sanırım artık yapamayacağız...Abi benim karı çok asabi bu günlerde, ne istiyor anlamıyorum...Aytennn, ühhüüüü...Ben, benn...Artık dayanamıyorummmm....Ühhhüüüüü...

Bu tablolar tanıdık geliyor, di mi ?

Gelir, gelirrr....

Çünkü çoğumuzun farkında olamadığı bir gerçekten, bi’haber şekilde yaşıyoruz hepimiz...Hayat bir maksimizasyon oyunu değil, bir optimizasyon oyunudur. En çok parası olup da mutlu olamayan adamları hiç fark etmediniz mi etrafınızda? Ya da en çok erkek arkadaş değiştiren kız, en mutlu olanınız mıydı? Ya da en çok kızla yatmış olan erkek, etrafına sürekli mutluluk ışıltıları mı saçıyordu???

Peki en iyi futbolculara sahip Real Madrid neden maç kaybediyor? Türkiye’de Alex’li, Tuncay’lı, Anelka’lı Fener neden puan kaybeder ki?

Sakıp Sabancı neden hiç gözyaşı dökmedim diyemeden öldü ki?

Nobel ödülü alan bir ilim adamı acaba o kadar da mutlu mu?

Ya da bir Oscar ödülü bir insanın hayatını ne denli mükemmel yapabilir???

Tüm bu sorular gibi sizlere binlerce soru sorabilirim...

Bana hep ukala insan dendi, hep kendini beğenmiş biri olarak geldim yakınımdaki insanlara...Aslında ben kendim dahil, hiçbir şeyi beğenmeyen bir insandım...Kimse farkedemedi...

Sadece hiçbir masalın ehemmiyeti yoktu benim için ve ben düşünerek bulabildiğim ve yaşayarak tecrübe edebildiğim sürece varolduğumu farkeden  bir hiçtim...

Bir hiçtim ama, başarılı bir hiçtim...Birçok kişinin istediği birçok şeye sahip olan bir hiç...Olmayacak başarıları olan, farkedilmeyi beklemeyen bir hiç...Ama sanırım sizden daha mutluyum...

Ben mühendislik okudum...Ve 4 sene bittikten sonra, çok saygıdeğer bir hocamın yazısıydı bana en büyük şeyi öğreten...”Buradan mezun oldunuz...Çok iyi bir mühendislik eğitimi aldınız...Ancak şunu bilmelisiniz ki, bunu normal hayata uygularken en çok kullanacağınız formül optimizasyondur. Mutluluk bir optimizasyon oyunudur...” Bu yazıyı okuyana kadar çok da dikkate değer görmediğim çok sayın hocam, mezun olurken, suratıma büyük bir şamar atarak, farkedemediğin öğrendiğin şey işte buydu dedi...Ölene kadar hep hatırlayacağım ve saygıyla anacağım...

Şans oyunlarında da durum benzer bir şekilde ilerler...Kazancı maksimize ettikçe, şansınızı minimize eder durursunuz...Farkındasınızdır siz gerçi...Bilerek yaptığınız şeyler hepsi ne de olsa...

Sezen Aksu ablamız, çok büyük şaheserler meydana getirmiştir...Aslında sorsak ya, çok mutlu olmalısınız, peki cidden öyle misiniz diye...

Optimize ettiği zamanlar muhakkak aslında...Tıpkı hepimiz gibi...

Bazen insan düşünüyor ister istemez...Acaba dünyam küçük bir vadiden ibaret olsaydı, tepeye de bir güneş çizdiğimiz gibi doğsaydı, dağların eteklerinden akan ırmak bizi çok mu mutlu ederdi diye...Acaba teknoloji bizi birbirimize yakınlaştırmak yerine, çok mu uzaklaştırıyor. Çünkü uzaktayken sürekli irtibat halinde oluyomuşuz gibi oluyor, halbuki hep bişeylerin tuşları değil mi dokunduğumuz şeyler...Sen sen değilsin, ben de ben...Mimik yok ortada bi kere...Telefon’da var ama di mi? Sesini duyar gibi oldum da J Evet, var varrr... Hoşgör beni teknolojik arkadaşım...

Aşkta optimizasyon olur mu? En zor olanı bu aslında...Aşık olurken insan kendini frenleyemez ki...En çok duyguyu tatmak ister...İnsanın en aç gözlü olduğu noktadır belki de...Bir de para konusunda kimi insanlar hep daha fazlasını ister...”Ask for more”... O başka birşey için söylenmişti ama, ülkemizde para için kullanırsak pek de yersiz olmaz ;)

Bu oyunun içerisinde hep farklı rollerde buluruz kendimizi...Kimi zaman en başarılı karneyi getirmeye çalışan öğrenci olarak, kimi zaman en güzel kızla birlikte olmak için can atan bir testesteron küpü olarak, kimi zaman en iyi okula girmeye çalışan bir yarış atı olarak, kimi zaman, kimi zaman...Aslında hepsi boş, hepsi yersiz kurmacalar...Hayatın yersiz kurmacaları...Birileri tepede birşeyleri daha rahat halletsinler diye, uyutulan bir gençlikten başka bir şeyimiz yok aslında, bir “en” olarak...Madem en’lerle başarı geliyor, hangi siyasi liderimiz “en” nedir? Bunlar tartışılan konular gerçi, biz çerçevemize geri dönelim...

Sakinliği, dinginliği unuttuk di mi hepimiz??? Ne için ? Bunun bile yanıtını tam olarak veremiyoruz di mi? Ne için olduğunu bilmediğimiz bir hiç için J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder