26 Mart 2015 Perşembe

Bakmak ile görmek...

Bakmak ile görmek her zaman farklıdır... Herkes aynı şeye bakar, birinin görebildiğini diğeri göremez... Ve göremeyenler yüzünden ne doğrular doğruluklarından, ne değerler değerliliklerinden yitirirler...


Mert Erdumlu

23 Mart 2015 Pazartesi

Armağan

Hayat yıprattıkça büyümeye ve gelişmeye gayret eden çocuklardık... Umuttan başka bir şeyimizin olmadığı güzel günler belki de hayatın kirli oyunlarından evvel güzel bir prova evresiydi bizim için... Mahallede oynadığımız oyunlarda bile aldığımız heyecan, keyif artık bize çok ama çok uzaktı... Çünkü sonrasında hiçbir şey o kadar da temiz olmayacaktı... Kirlendikçe kiri göstermemeye başlıyor insan... Gördükçe de görmemeye başlıyor belli bir zaman sonra... İşte tam o umutların tamamen bittiği anda, yeniden umudunuzu yeşerten her kimse ona dört elle sarılın... Bilin ki size tanrının bir armağanıdır o ve tüm kirliliklerin içinden sizi çekip çıkarabilecek yegane insandır... Onu farkedin, sevin ve sarılın sadece...


Mert Erdumlu
24.03.2015

Son Mektup isimli film bozuntusu...

Son Mektup filmini izlemiş bulundum. Ne Çanakkale ile, ne muazzam zaferimizle, ne de o şehitlerimizin yüce ruhları ile uzaktan yakından alaka kuramadım.
Tam bir kurgu, sübliminal mesajlarla beyni yıkayan, harf inkılabı öncesindeki bir dönemde eski Türkçe yazılar doğal olsa da, özellikle vurgulanması, çeşitli komutanların konuşmalarına yapılan vurguda bir komutanın 'they will never pass here' şeklinde halka hitap etmesi, never !!! never !!! şeklindeki vurgu sırasında komutanın fotoğraflarının gazete manşeti şeklinde vurgulanması gibi nice utanç verici durumun yanısıra Mustafa Kemal Atatürk'ü bu oyunlarla unutturabileceğini kurgulayan zihniyete bir sualim olacak:
- Harf inkılabı öncesinde Ziraat Bankası tabelası nasıl Türkçe harflerle ZİRAAT BANKASI olabildi izah edin de bilelim.
Bu rezilliğe ortak olmayın.
Mert Erdumlu
22.03.2015

O işler...



O işler öyle olmuyor işte demek istediğim insan kalabalığının arasında nefes alamamak nedir bilir misiniz?

İstanbul'un ortasında Nevruz adı altında yapılan propagandalar..

Dün Nevruz kutlamaları sırasında İstanbul ahalisinin sanırım %90'ı bazı gerçekleri görmedi. Bazıları da görmezden geldi.

Gezi olaylarında tasvip etmediğimiz kitleler ve tasvip edemeyeceğimiz bazı durumlara hiç destek vermedik. Bizler orada Cumhuriyet aşkıyla, Atatürk aşkıyla bulunan, birilerine göre hiçbir şeyden haberi olmadığı ileri sürülen basit birer halktık... Ama, bizlerin de farkında olduğu değerler bakalım ne kadar çiğnenmeye devam edecek?

Örneğin dün İstanbul'un ortasında binlerce kişi pkk bayrakları amblemleriyle gezindi, sloganlar attı. Polisimiz neredeydi? Neden bunlar izlendi? Ne zaman Türkiye Cumhuriyeti'nde bir başka grubun propagandası bu kadar hoş görülür oldu? Ha söyleyeyim, ben hiç hoş görmem. Görmediğim zaman da taş taş üzerinde koymam. Ha beni öldürmek kolay. Bir kurşunluk işimiz var. Ama benden milyonlarca var. Şimdi sabrımızı daha ne kadar sınayacaksınız, bir düşünün derim ben !!!



Mert Erdumlu
23.03.2015

17 Mart 2015 Salı

Yaşamaktan Başka

Çok seneler geçedururken, çok da yükler birikir insanın omzunda... Kimi heybesinin derdinde iken, kimi yaşama dört elle sarılmak ve her şeye rağmen hayatın ona aslında izin vermemek gibi inceden bir niyetinin olduğunu farkederek de, tadını çıkarma savaşı içerisindedir...
Hayat, kurulu düzenlerin ve bir takım güçlerin esiri olmak ya da olmamak adına yapılması gereken bir tercihten önce, bunların farkına varılması gereken bir hakikattir...
Hayatın bize sunduğu pek bir şey yok aslında... Yaşamaktan başka... Ve bir de bu sunulan tek hediyeyi vatanlarına sunanlar var... Önümüz 18 Mart... Şu anda ne hakkında konuştuğumuzu dahi idrak etmeyecek yaşta ömürlerinden geçenler ve bir diğer yanda da savaş karşıtlığı adına propaganda yapan henüz sınıflandıramadığım kesim... Savaş karşıtıysan eğer ki ben de aslen öyleyim, çıkacaksın sistemin başlarına hizmet etmeyeceksin. Savaş karşıtıysan eğer, o şaşalı plazalarda mevki koltuk kovalamayacaksın. Savaş karşıtıysan eğer, kalemini kiralamayacak, kimseye minnet etmeyeceksin. Ve farkına varamadığınız ana konu şu ki değerli arkadaşım, savaş karşıtıysan eğer, en çok sen savaşacaksın. Bunu hiç unutma...
Tabi ki savaş karşıtıyız hepimiz. Propakatör olarak değil ama... Lafta değil, yazıda değil, özde, icraatte... O yüzden satın alamazlar da, kiralayamazlar da mesela... Var mı öyle bir Güven Özveri Tecrübe hepinizde? Tuzum mu kuruydu yoksa benim bölecek ekmeğimin olmadığı gecelerde? Hayat herkese istediği gibi gözükür ve insanlar hayatı hep istedikleri gibi görür... Ve, şahısları hep görmek istedikleri şekilde konumlandırırlar... Genellikle birine gösterilen değer, nizam o şahsın değerinden ziyade, o şahsı tanıyan BEN olgusundan ileri gelir ki, siz harbi olduğunuz için egolu zannedildiğiniz yaşam diliminde, sinsi ve hain o kadar egolu insan vardır ki, işte farkedilmediklerini sanacak kadar da budala olur bu tipler...
Ve yaşam geçer gider elbet... Toprağa karışır gideriz hepimiz... Aslolan hakikat yegane olmaya devam eder lakin... Müşfik Kenter'in de dediği gibi 'Normal tabii, dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler!'
Mert Erdumlu
13.03.2015

Doğru bilinen yalanlar ve yıkanan beyinler...

Bazen düşünüyorum insanların beyinleri nasıl yıkanıyor? İnsanlar nasıl bu kadar savunmasız bu konu karşısında, inanın bir çıkarım yapamıyorum. Akıllı biri okur araştırır, teknolojinin de nimetleriyle bilgiye erişimin bu kadar rahat olduğu bir ortamda öğrenir, öğretir... Ama bizim millette maalesef eksik bir nokta bu... Üşengeçlik ve tembellik had safhada... Anlatıla anlatıla, kulaktan kulağa efsaneleşmiş mesnetsiz hurafeler her daim daha makbul gelmiştir böylesi bir tebaaya...

Hal böyle olunca, oyunlar kolay kurulur, kolay uygulanır... Bilginin aslı kitlelerden gizlenir, ortaya çıkan hakikatler de yalanlanır... Yalana inananlar, doğruluğundan emin olanlardan daha çetin bir şekilde savunurlar doğru bildikleri yalanları...

Mert Erdumlu
17.03.2015

2 Mart 2015 Pazartesi

Naziktir insanoğlu, gocunur zaman zaman...

Doğruyu söylediğin zaman gücüne gider insanların... Gocunurlar... Çünkü naziktirler... Kibar sanarlar kendilerini ama ne hikmetse karşılarındaki insanların kibarlıklarından bi'haber olurlar hep bu tipler...

Çünkü aslında, bu insanların hayatlarının ana işleyiş şekli 'işine geldiği gibi' yaşamak ve o paralelde söylemler duymaktır... Eğer siz de nevi şahsınıza münhasır insan iseniz yandınız. Çünkü görülmeyecek, görmezden gelinecek ve hatta hiçbir kötü davranışınız, kötü bir işiniz olmasa dahi karalanacaksınızdır bu gibi şahsiyetler tarafından... Çünkü, siz en başta, 'işlerine geldiği gibi'lerden olmadığınız için kaybetmişinizdir... Diğer insanlar ne olduğunu ya da neden öyle olduğunu anlayıp fark edene dek ömürler yaşanmış, tükenmiş ve bitmiş olabilir... Olacaktır da... O yüzden, bazen çok da takmamak gerekiyor bazen...


Mert Erdumlu
02.03.2015