13 Aralık 2021 Pazartesi

Bilmek, görmek, işitmek ve ego…

 Bir işi genelde bilen yapar, yapıyordur da zaten… Bilmeyen ya akıl verir, ya boş boş konuşur, ama illa sinirlerinize dokunur. Daha çok okumamış kesimde yaygın bu ikinci profil… Çünkü eğitimli insan duracağı yeri, saygıyı, sınırlarını çok çok iyi biliyor. Hayatım boyunca hep bunu gördüm, hiç şaşmadı… İstisnalar kaideyi bozmaz tabi ki… Kendini çok iyi eğitmiş ve mektep eğitimi ile kastettiğimiz eğitimden uzak kalmış insanlar yok mu, illa var ama çok azlar… Geneli sınır tanımaksızın özgüven deryası içerisinde ve ego çukurunda boğuluyor. Hatta kendi boğuldukları çıkuru, eğitimli, ahlaklı, saygılı bireylere yapıştırmak ve yakıştırmak adına, onları egolu olmakla suçluyorlar — işte cehaletin bir diğer vücut bulmuş hali ortaya çıkıyor o zaman da… Çünkü, ego dediğimiz kavram bilginin en az olduğu yerde tavan yapar. Güneş balçıkla sıvanmaz. Bilgiyi de, bilgiliyi de göz kilometrelerce öteden farkeder, akıl farkeder, kalp görür, kulak işitir… Bu durum bilgisizlik ve cehalet için de aynı apaydınlık açıklık içerisindedir. Çok sevdiğim bir söz ile bitirmek istiyorum yazımı: ‘Öldüğünüzde bir şey farketmezsiniz, diğer herkes için acı bir durumdur… Aynı şey aptallığınız için de geçerli !’ 


R.Mert Erdumlu / 13.12.2021