31 Aralık 2013 Salı

Sizleri Seviyorum

Sizleri Seviyorum


Dogdugumda mevsim yazmis... Agustos'un ta ortasi... 12'si... Bayram'mis... 1. gunuymus... Yani, anlayacaginiz, cok da mutlu etmemisim insanlari dunyaya gelerek. Ben gelmesem, o gun zaten mutlu olabilecekleri bir gunmus. Cunku, o yillarda, Bayram'larda insanlar 'mutlu' olabiliyorlarmis...

Buyuyordum yavas yavas... Gece uyumaya isyan eden bir kucuk bebek oldugumu soylediklerinde, neden hic sasirmadim dersiniz? Daha da buyudugumde, yani taa koskoca 3 yasimdayken, bakkaldan alisverisi, elime yazili olarak verilen listeyle yapabilecegime guvenen bir 'babam' vardi... Evet, babam bana guvenirdi. 3 yasindayken bile hem de... Ben de ona guveniyordum... Olmadigi halde, 33 yasindayken bile... Belki, goruyordur diye...

Saskinlik, hayret gibi kavramlarinin arttigini soyluyordu aydin insanlar, onlari da anlamakta gucluk cekiyordum. Hicbir beklentiye girmedigin zaman, hicbir sey seni sasirtmiyordu ve bu cok daha kolaydi. Dunyanin karsisinda dikildigim gucu hissettigim yillari ozluyorum tabi ki bazen... O yillar aslinda biraz da cahilane bir deli cesaretine sahip olan bunyemi ozluyorum belki de... Umutlarimi ve hayallerimi ozluyorum, kimbilir... Degisen tek sey ne biliyor musunuz? Sadece, hayallerinizin dozajini daha iyi ayarliyorsunu gecen yillar nezdinde...

Evet... 12 Agustos 1980 gunu, ogleden sonra, gunlerden Sali ve Bayram'in 1.gunu... Bir bayram edasinda bir hayat yasayamayacagini sanki o andan bilmis bellemis bir bebek olarak geldigim dunyada, hic cocuk olmadigimi, hic genc hissetmedigimi, yasim ilerledikce de, o yasi tasimanin bana gore olmadigini dusunmek ve bunlari yogun bir sekilde hissetmeyi ogrenmekle gecti hayatim... Cabuk ogreniyordum. Hep oyleydim... Matematik, Geometri, Resim, Muzik, Edebiyat, Tarih, Cografya, Din farketmiyordu... Her seyi cabuk ogreniyordum. E ise yaramaz derler hayatta -- halt ederler... Insanlarin kahpeliklerini cabuk ogrendim ornegin... Sasirmamayi cabuk ogrendim... Hayretlere dusmemeyi cabuk ogrendim... Kizdiginda, ofkeni icinde eritmen ve disari sadece gulumse verebilmenin 'guc' oldugunu cabuk ogrendim... Insan, bir kere 'cabuk ogrenmeyi' ogrendi mi, her seyi cabuk ogreniyor...

Sair ruhlu olamadim ama sevdim sairlerin yazdiklari siirleri... Okumayi sevdim... Onlari yazma psikolojilerinde yakisiksiz gorunuyordum aynada baktigimda kendime, o yuzden, daha yakisikli olabilmek adina siir yazma psikolojisinin bende yarattigi etkiyi kabul etmedim hayatta...

Muzigi cok sevdim... Icra etmeyi degil ama... Yasamak icin daha az vakit kaliyordu cunku sonrasinda ve hayatin aritmetigini yakalayabilmekten uzaklasiyordu insan, ama guzeldi ve saygiya degerdi her muzisyenin cabasi, dinlemek adina, bilincli bir sekilde secebilmek adina iddiali olmanin kafi oldugunu kendime soyledigimde, gitarimda Rodrigo'nun Gitar Koncertosu'nu calabiliyordum ve gunde 8 saat calisabilme kivamina gelmistim...

Sporu da cok sevdim... Rekabetin anlamsiz bir sekilde icra edildigi bir cografyada olmasak, bir sporcu olabilecek kadar cok sevdim... Gunde 3 kez antrenman yaptigim donemler hayatimin araliksiz 3-4 senesini dolduruyor... Ama, idrak edemedim pek, insanlar neden guce ihtiyac duyarlar, kimseyi incitmeye gerek olmayacak bu dunyada... Belki de, hayatta kalabilmenin ve dik durabilmenin getirecegi cesaret adina kabul edebilirdim, oyle de devam ettim... Antrenman sayisi 1'e dustugunde araliksiz spor sevdam 10.yilini coktan doldurmustu...

Yasamayi sevmeye calistim... Barlari, publari, cafe ve restaurantlari, muzeleri, camileri, kiliseleri, sinagoglari, park ve bahceleri, sinema ve tiyatrolari fazlasiyla soktum hayatima... Yasamak guzeldi... Okumak da guzeldi, yasamak da... Yasayarak okumak, gulumseyerek sevmek gibi bir seydi...

Keyif almayi cok sevdim... Insanlarin keyiflerini kacirmadan, kimseyi de rahatsiz etmeden, alabilecegim keyifleri ziyadesiyle alirken, sigara icmeye dahi tenezzul etmedim... Sigara, uyusturucu biraz da kendini asi sanip da, gucsuz iradelerin teslim olduklari, hic de yakisikli icraatler degillerdi... Kabul etmedim, hayatima sokmadim...

Sevmeyi sevebilmeye calistim... Yazilabilecekler bu metnin butununun yonunu degistirebilir endisesiyle, deginmekten bile geri duracagim uzere, cok zaman geri durdum...

Bir de sunu gordum yasarken, ne kadar kendinizi anlatirsaniz anlatin, hemen hemen karsiniza cikan herkes, kendi gormek istedigi gibi gorecek sizi ve siz ne kadar iyi niyetle el uzatirsaniz uzatin, hep bir menfaat kaygisi bekleyecek karsinizdakiler... Iste, menfaat kaygisi beklemeden elimi tutabilecek bir dostlugun eksikligi, aslinda icimdeki en buyuk kanayan yaradir... Cunku, benim bu hayatta hic kimseden menfi bir beklentim olmadi, olamaz da, karakterime aykiri. Elimi uzattigimda, o eli tutacak dost dedigim kisinin de, menfi bir kaygisi olmamali ki, genellikle sadece filmlerde denk gelebildigimiz o cikarsiz, o saf, o tertemiz, o mecburiyetten uzak dostlugun keyfine varabilelim... Evet, bir bunu cok isterdim. Ama, sanirim biraz gec... Neyse, saglik olsun... Yalnizlik Senfonisi'ni 10.kez basa alip dinlerken yaziyordum bu yazimi, buraya baglayacagimi planlamamistim...


Evet, planlamak bazen mutlu etmez insani... Bir is randevusu, bir toplanti, bir sinav, bir sunum planlariniz dahilinde oldugundan bunlari planlayin ancak, bir seyler yazarken birakin kelimeler gotursun sizi, gideceginiz yere... Bir seyler hissetmeye basladiginizda birine, birakin biraz da, o gotursun sizi, gitmek istediginiz limana... Plan bazi durumlarin gereksinimi ve onemli bir ahenkli ayrintisi iken, bazi durumlari cok da gereksiz kilan, dedigim gibi 'gereksiz' bir ayrintidir...

Anladim sonu yok yalnizligin... Her gun cogalacak... Her zaman boyle miydi bilmiyorum diyor sarkida... Kimin dedigini belirtemeyecek kadar da alkol aldim ve hala yazmaya devam edip etmeyecegimi bilmiyorum. Bir yere vardim mi, neler yazdim, okumayacagim, birkac gun sonra gelip bakacagim... Acaba neler anlatmaya calismistim, ne izah etmeye gayret etmistim... Gelip bakip okuyunca karar verecegim...

Ama sunlari da belirtmeden bitirirsem, tekrar okudugumda cok da keyif almam eminim...

Ben, neden bana Ataturk ilke ve inkilaplarinin ezberlettirildigini idrak edemedigim 7-8 yaslarimda, Ataturk sevgisini menfi olarak kullanan insanlari ve yurekten sevenleri yani Ataturk'u yurekten seven buyuklerimi ayirtetmekte basarili bir cocuktum. Gorme kabiliyeti vermisti yaradan bana, bunu cok net goruyordum.

Okuyorduk, ogreniyorduk, sevmemek icin bir neden yoktu, ama sevmeyenler vardi Ataturk'u... Arastirmak icin cok da musait bir zaman dilimi bir bolumde lisans ve yuksek lisans tahsili gormedim... Sonrasinda da, hayat biraz hunerlerini sergiliyordu ve ben son yillarda, bu nuanslari derinlemesine arastirabilecegim bir zaman dilimi yaratabildim kendime... O ana kadar, temel altyapi eksiksizdi, lakin, salt bilgi bir ise yaramaz. Muhakemeyi net yapabilmeli ve idrak edebilmeliydi bazi gercekleri, insan yasarken...

Her seferinde, dehasina daha da artan bir saygi duymak disinda bir sey gecmedi icimden... Sevmeyenlerin dertleri basit ve asikardi... Bunu insanlara izaha gerek var miydi? Vardi elbet... Gayretlerimizi artirabilir miydik? Evet, uygun bir zaman dilimiydi ve ileride belki boylesine uygun bir zaman dilimi yakalanamayabilirdi... Ya da kisacasi, anin gerektirdigini, o an yapmali ve gunu yasamaliydi insan, kivaminda, saygisinda, hakettigi gibi gunu yasamaliydi...Tum bu cercevede, bizler bir kez daha cok sevdik Mustafa'yi... Can Dundar bir belgesel yapti, yerden yere vuruldu... Can Dundar'in hissettikleri karsisindaki olgun durusunu kaciniz farkedebildi bilmiyorum gercekten... Sari Zeybek iyiydi de, farkli bir proje gayesiyle ortaya cikarilan Mustafa projesi insanlari Ataturk'ten sogutacaksa, o insanlar zaten Ataturk'u anlamamislar demektir ki...

Neyse bu konu da cok uzar ve yazimin genel yonunu etkiler, Allah'a sukur, Ataturk'e tesekkur diyerek bu fasli da geciyorum ben...

E zaten daha ne anlatayim... Koleksiyon kelimesi onemlidir hayatimda... Cok farkli ve uzun yillara dayanan koleksiyonlarim vardir, bunlarin bir cogunun maddi ehemmiyeti de yoktur... Koleksiyon, bir kultur isidir... Insanlar para kazanirlar ama kultur sahibi olamazlar trilyonlarini harcasalar da... O yuzden, siz siz olun, para kazanmayi elbet ihmal etmeyin ama, kultur adina hicbir noktaniz eksik kalmaksizin ilerleyin hayatta... Bir gun keske derseniz, bu kulturel bir alandaysa, inanin boslugu kapatmaniz zor olur... En azindan o boslugu 20'li yaslarda kapatabilmis olmanin bilinmezligi icinde verebilirsiniz son nefesinizi...

Sizleri seviyorum...


Mert Erdumlu
31.12.2013

Susmak

Susmak bazen en iyi cevaptir... Evet, katiliyorum...

Ama, konusmayi beceremeyen insanin susmasi ile konustugu zaman kelimelerle yureginizi ve beyninizi delebilecek insanlarin susmalari FARKLIDIR...


Bilin istedim...


Mert Erdumlu
31.12.2013

30 Aralık 2013 Pazartesi

31.12.2013

31.12.2013

Memleket olarak ne kadar da cok seyler yasadik. Istemedik bir cogunu... Yiten canlarimiz, sonen ocaklar oldu, millet hala hicbir sey olmamiscasina yaptigi adaletsizlikleri 'ak'lama pesinde, cocuga anlatsak inanmayacagi masallar esliginde konusuyor...

Memleket soyulmus, tum kurumlari ozellestirilmis (200 kusur milyon dolara ozellestirilen kurum cok kisa bir sure sonra 2 milyar dolara eldegistirebilmis, ama kimsenin sesi cikmamis), sorgulama baslatan 'Cumhuriyet Savcisi'nin gorevinin geregini yerine getirmesi engellenmis, Sube Mudurleri'nin gorev yerleri degistirilmis, halk bir sekilde izlemeye devam etmistir...

Evet, bundan yillar yillar sonra, bu satirlari okuyacak yeni jenerasyonlar bilsin ki 2013 bunlar gibi nice utanilacak tecrubeye sahne olarak gecip gitmistir.

Tum bunlara ragmen, olabilecekse eger, yeni YILIMIZ kutlu olsun... Lakin, endisem, kaygim cok buyuk... Cunku, ulkede bu catlaklari onaracak kuvvette bir muhalefet de yok, tum bu olanlara dur diyebilecek kimselerin de olmadigini ya da olanlarin bir sekilde engellendigini gorebiliyoruz.

Memleketimiz icin her seyin en hayirlisini diler, iyi yillar temenni ederim.

R.Mert ERDUMLU
31.12.2013

29 Aralık 2013 Pazar

Diplomali cahillere %50 vurgusu

Bir iki sey soyleyecegim...

Okumus, diplomali cahillere iletilmesi icin dua edecegim, beddua degil, dua... :)

Oncelikle, AKP gitsin diyorsaniz, MATEMATIK tek carenin CHP oldugunu soyluyor.

Onun disinda bir partiyi destekleyip, AKP gitsin demek, genel eve gidip Allah dualarimi kabul etsin demek gibi bir ironiyle esdegerdir...

Hadi, bunu anladiginizi dusunuyorum, baska bir nokta hatirlatmak isterim...

Oyle bir cografyada yasamaktayiz ki, MHP mutlaka mecliste yer almali. BDP gibi bir partinin bulundugu mecliste, MHP'nin olmamasi dusunulemez. Bilirsiniz, anlarsiniz, anlamazsiniz, bu sadece kulaga kupe niteligindedir...

Ama, esas lafim sayin diplomali cahillere...

Neden %50 kardesim? Aylardir rakamlari koyduk, oy vermeyenleri ulke nufusundan dustuk, bu AKP'ye oy veren kisi sayisini verdik, %30-35 araligindan hic sapmadi hemen her kaynaktan alinan rakamlar, yaklasik ya da yuvarlak hesaplamalar da bu araligin disina cikarmadi sonucu... Peki, neden hala %50 diyorsunuz?

Neden oldugunu izah edeyim...

Adamlar cok basarili bir 'psikolojik oyun' oynuyor. Sizler de 'okumus, diplomali cahiller' olarak 'muhalif' olmaniza ragmen aptalca desteklemis oluyorsunuz bu savasi... Ha, tabanlarinin bir kismi bilincli, bir kismi bilincsiz %50 diyebilir... Adamlar icin kaygilanacak bir sey yok... Ama, 'muhalif' oldugu halde bu denli aptalca cikarim ve yorum yapanlara artik itiraf edelim...

Disaridan da 'cok aptal' gozukuyorsunuz...

Mert Erdumlu
29.12.2013

24 Aralık 2013 Salı

1 OY NEYI DEGISTIRIR?

1 OY NEYI DEGISTIRIR ???

1 OY -- INSANLIK TARIHINI NASIL DEGISTIRDI -- BILMEYENLER OGRENSIN, BILENLER BILGI TAZELESIN... TRIP SERBEST, NASILSA KAALE ALINMAYACAK...


HITLER, PARTI ICI GENEL BASKANLIK SECIMLERINI 1 OY FARKLA KAZANIP NASYONEL SOSYALIST PARTININ LIDERI OLUYOR...

ONDAN SONRA, DUNYA NAZI KAVRAMINI OGRENIYOR...

'ARI IRK' TERIMIYLE TANISIYOR INSANLIK...

MUSEVILER, TOPLAMA KAMPLARINA ALINIYOR VE INSANLIK ADINA VAHSET DIYECEGIMIZ 'SABUN YAPMA' OLAYLARINI INSANLIK TARIHINE ISLIYOR...

BUTUN CIVAR ULKELERE SAVAS ACIYOR...

BUGUN, POLONYA HALA BU OLAYLARIN TRAVMALARINI ATLATABILMIS DEGILDIR...

BIR ULUS YARATACAGIM VE EN ULU IRK OLACAK, EN GUCLU MILLET OLACAK DERKEN, TUM DUNYAYA VE KENDI ULKESINE VE SON OLARAK DA KENDINE MUTHIS ZARAR VERIYOR...

LAFI FAZLA UZATMAYIM...

1 OY NEYI DEGISTIRIR DIYENLERE GELSIN BU YAZIM...

Mert Erdumlu
24.12.2013

Turkiye'de AYDIN olmak...

Dagdaki cobanla, benim oyum ayni mi sorusuna ALINGANLIK gosteren aydinlara da iki cift sozum var:

- Sadece duyarlilik gosterildigi sanilarak AYDIN olunmuyor !!
- Sanmak ile algilamak -- bakmak ile gormek farkli mefhumlar... Umarim birgun bunlarin farkinin farkinda olan aydinlarla dolup tasar ulkemiz...

Ulkemizin mevcut hali tamamen cehalete mal edilemez... Cunku, diplomali cahiller emin olun daha cok sorumludurlar bu olanlardan...

Mert Erdumlu
24.12.2013

18 Aralık 2013 Çarşamba

BANKA MUDURU ve YOLSUZLUK

Ya, ne ilginc bir dunyada yasiyoruz...

Bugun iceri alinan banka mudurune herkes cekintisiz HIRSIZ diyor ya -- simdi onun yakalanmadigini dusunelim... Onun 4,5 milyon dolariyla is yapmak isterdiniz ve bunun adina ticaret, is bilinci, nabza gore serbet vb yakistirmalar koyardiniz degil mi?


Ondandir tum tiksinmelerim...

Ondandir tum dikligim...

Ondandir tum umarsizligim...


Cunku, inkar edin ya da kabul edin, ben neler yapabileceginizin farkindayim... Hatta, farkindaligimin da farkindayim ama o kisim sizlere bir sey ifade etmez diye vurgulamadan gececegim...


Mert Erdumlu
Mert Erdumlu 

18.12.2013

12 Aralık 2013 Perşembe

CANAKKALE SEHITLIGI ve 500.000 TL Kupurlu Banknotumuz

Hafizalari tazeleyelim... 500.000 TL'lik banknotlarimizin arkasinda yer alan mefhum bizler icin cok degerli, cok kutsal, cok onemlidir... Cunku, bu fotografta gordugunuz yer, 'CANAKKALE SEHITLIGI'dir... Ve, dedesi, buyuk dedesi arasinda bu cephelerde carpismamis bir vatan evladi varsa, bilin ki, konusmaya tenezzule gerek yoktur.

Fransiz usaklari diye Galatasaray Lisesi ve Galatasaray camiasini karalayanlar da, sadece bu sehitlikte yatmakta olan Galatasaray Lisesi ogrencilerini arastirsinlar ve duyabiliyorlarsa hicap duysunlar...

Mert Erdumlu
12.12.2013

6 Aralık 2013 Cuma

NELSON MANDELA HAKKINDA GORUSLERIM (Mert Erdumlu)

NELSON MANDELA HAKKINDA GORUSLERIM (Mert Erdumlu)

Simdi -- konu hakkinda da kendi goruslerimi izah edeyim...

Oncelikle, batinin yaratacagi melodrama kendimi kaptiracak biri degilim. Bati, Mandela'dan istediklerini alabiliyor olmasaydi, Mandela bu kadar sene rahat rahat basta kalmazdi, ayrica CIA tarafindan yakalanip 27 yil hapis yatmis bir insan, cikar cikmaz Devlet Baskani olamaz ve Nobel odulu alamazdi.

Bunlari gormuyor degilim.

Ocalan ve Turkiye'deki Kurt sorunu ile ilgili yapmis oldugu, bizlerin tasvip edemeyecegi aciklamalari mevcuttur. Tasvip etmemiz, teklif dahi edilemez !! Ancak, bir yandan da dusunurum ki, demek ki Kurtlerin yurtidisindaki temsilcilikleri, kendilerini daha iyi ifade edebiliyor ve bizlerin izah edemedigi ayrintilari kendilerince izah ediyorlar. Cunku biliyoruz ki, adamlar demokrasi, halklarin kardesligi, baris, kardeslik diyecekler -- demeyecekler ki, bizler alenen Kurt fasistligi yapan bir olusumuz ve bu gibi basliklarin altina siginiyoruz.

1992 yilinda, daha once darbeci Kenan Evren'e verilmis baris odulumuzu reddetmis olsa da, 1999 yilinda bu odulu kabul etmistir. Cunku, ilk reddediste, Turgut Ozal'in uslupsuzlugu da etkin rol oynamistir.

Velhasil, igneyi kendimize batiralim biraz... Neden gidip bu adama bizler anlatamadik, izah edemedik, bizler bir ulus, bir devlet olarak her bireyimiz baris yanlisidir, Mustafa Kemal ATATURK'un dunyaca bilinen 'YURTTA SULH, CIHANDA SULH' tabiriyle neden aciklayamamisiz konuyu da, simdi adamin arkasindan, Ocalan ile ilgili durumlarini tartisiyoruz.

Biz yapamamisiz, onlar yapmislar. Ama, bizler biliyoruz ki, bu adam oyle ya da boyle, bir sekilde baris yanlisi tutumunu dunyaya sergilemis, egitime had safhada onem vermis, irkcilik sorunu ile ilgili radikal mucadelelere girmistir.

Sonucta, bizler icin muhim olan boyle bir insani bir takim unsurlarin arkasina yitip gitmesini izlemek degil, sahip cikip, tarafimiza cekmektir. Cunku, sen-ben bunu yapmazsak, yarin pkk cok guzel yapar ve tum dunyada Nelson sempatizanlari tarafindan direkt kabul gorurler benim coook akilli arkadaslarim...

Saygilar


Mert ERDUMLU
06.12.2013

3 Aralık 2013 Salı

Kazanmak & Kaybetmek

Ne kadar cok kazandiginizla ovunecek ve gurur duyacak kadar AKILLI oldugunuza ikna oldugunuz an, o gune kadar neler kaybettiginizi ve ne kadar kolay kaybettiginizi de gozden gecirebilecek kadar YUREKLI olun -- aksi halde size APTAL derler... 

Mert Erdumlu

1 Aralık 2013 Pazar

Cemaat ile hükümet

Cemaat ile hükümet arasinda sert rüzgarlar esiyor... Ya da her neyse...

Beraber yemis icmislikleri olan bireylerin o ya da bu sekilde birbirlerinin yumusak karinlarini desifre etme durumlari bana hic etik ve akil cercevesinde bir davranis gelmemistir. Adam gibi adama yakismayacak davranis icinde bulunan, konusunda %100 hakli da olsa, oncelikle adamlik mertebesinden ödün vermis kisidir. Oyle ya da böyle, bilgiler - belgeler ifsa edilirken, o ona bu buna dokunurken, düsmanimin düsmani dostumdur ilkesine yenik düserseniz sayet, oyunlarina gelmis olursunuz. Benden söylemesi...


Mert Erdumlu