31 Aralık 2013 Salı

Sizleri Seviyorum

Sizleri Seviyorum


Dogdugumda mevsim yazmis... Agustos'un ta ortasi... 12'si... Bayram'mis... 1. gunuymus... Yani, anlayacaginiz, cok da mutlu etmemisim insanlari dunyaya gelerek. Ben gelmesem, o gun zaten mutlu olabilecekleri bir gunmus. Cunku, o yillarda, Bayram'larda insanlar 'mutlu' olabiliyorlarmis...

Buyuyordum yavas yavas... Gece uyumaya isyan eden bir kucuk bebek oldugumu soylediklerinde, neden hic sasirmadim dersiniz? Daha da buyudugumde, yani taa koskoca 3 yasimdayken, bakkaldan alisverisi, elime yazili olarak verilen listeyle yapabilecegime guvenen bir 'babam' vardi... Evet, babam bana guvenirdi. 3 yasindayken bile hem de... Ben de ona guveniyordum... Olmadigi halde, 33 yasindayken bile... Belki, goruyordur diye...

Saskinlik, hayret gibi kavramlarinin arttigini soyluyordu aydin insanlar, onlari da anlamakta gucluk cekiyordum. Hicbir beklentiye girmedigin zaman, hicbir sey seni sasirtmiyordu ve bu cok daha kolaydi. Dunyanin karsisinda dikildigim gucu hissettigim yillari ozluyorum tabi ki bazen... O yillar aslinda biraz da cahilane bir deli cesaretine sahip olan bunyemi ozluyorum belki de... Umutlarimi ve hayallerimi ozluyorum, kimbilir... Degisen tek sey ne biliyor musunuz? Sadece, hayallerinizin dozajini daha iyi ayarliyorsunu gecen yillar nezdinde...

Evet... 12 Agustos 1980 gunu, ogleden sonra, gunlerden Sali ve Bayram'in 1.gunu... Bir bayram edasinda bir hayat yasayamayacagini sanki o andan bilmis bellemis bir bebek olarak geldigim dunyada, hic cocuk olmadigimi, hic genc hissetmedigimi, yasim ilerledikce de, o yasi tasimanin bana gore olmadigini dusunmek ve bunlari yogun bir sekilde hissetmeyi ogrenmekle gecti hayatim... Cabuk ogreniyordum. Hep oyleydim... Matematik, Geometri, Resim, Muzik, Edebiyat, Tarih, Cografya, Din farketmiyordu... Her seyi cabuk ogreniyordum. E ise yaramaz derler hayatta -- halt ederler... Insanlarin kahpeliklerini cabuk ogrendim ornegin... Sasirmamayi cabuk ogrendim... Hayretlere dusmemeyi cabuk ogrendim... Kizdiginda, ofkeni icinde eritmen ve disari sadece gulumse verebilmenin 'guc' oldugunu cabuk ogrendim... Insan, bir kere 'cabuk ogrenmeyi' ogrendi mi, her seyi cabuk ogreniyor...

Sair ruhlu olamadim ama sevdim sairlerin yazdiklari siirleri... Okumayi sevdim... Onlari yazma psikolojilerinde yakisiksiz gorunuyordum aynada baktigimda kendime, o yuzden, daha yakisikli olabilmek adina siir yazma psikolojisinin bende yarattigi etkiyi kabul etmedim hayatta...

Muzigi cok sevdim... Icra etmeyi degil ama... Yasamak icin daha az vakit kaliyordu cunku sonrasinda ve hayatin aritmetigini yakalayabilmekten uzaklasiyordu insan, ama guzeldi ve saygiya degerdi her muzisyenin cabasi, dinlemek adina, bilincli bir sekilde secebilmek adina iddiali olmanin kafi oldugunu kendime soyledigimde, gitarimda Rodrigo'nun Gitar Koncertosu'nu calabiliyordum ve gunde 8 saat calisabilme kivamina gelmistim...

Sporu da cok sevdim... Rekabetin anlamsiz bir sekilde icra edildigi bir cografyada olmasak, bir sporcu olabilecek kadar cok sevdim... Gunde 3 kez antrenman yaptigim donemler hayatimin araliksiz 3-4 senesini dolduruyor... Ama, idrak edemedim pek, insanlar neden guce ihtiyac duyarlar, kimseyi incitmeye gerek olmayacak bu dunyada... Belki de, hayatta kalabilmenin ve dik durabilmenin getirecegi cesaret adina kabul edebilirdim, oyle de devam ettim... Antrenman sayisi 1'e dustugunde araliksiz spor sevdam 10.yilini coktan doldurmustu...

Yasamayi sevmeye calistim... Barlari, publari, cafe ve restaurantlari, muzeleri, camileri, kiliseleri, sinagoglari, park ve bahceleri, sinema ve tiyatrolari fazlasiyla soktum hayatima... Yasamak guzeldi... Okumak da guzeldi, yasamak da... Yasayarak okumak, gulumseyerek sevmek gibi bir seydi...

Keyif almayi cok sevdim... Insanlarin keyiflerini kacirmadan, kimseyi de rahatsiz etmeden, alabilecegim keyifleri ziyadesiyle alirken, sigara icmeye dahi tenezzul etmedim... Sigara, uyusturucu biraz da kendini asi sanip da, gucsuz iradelerin teslim olduklari, hic de yakisikli icraatler degillerdi... Kabul etmedim, hayatima sokmadim...

Sevmeyi sevebilmeye calistim... Yazilabilecekler bu metnin butununun yonunu degistirebilir endisesiyle, deginmekten bile geri duracagim uzere, cok zaman geri durdum...

Bir de sunu gordum yasarken, ne kadar kendinizi anlatirsaniz anlatin, hemen hemen karsiniza cikan herkes, kendi gormek istedigi gibi gorecek sizi ve siz ne kadar iyi niyetle el uzatirsaniz uzatin, hep bir menfaat kaygisi bekleyecek karsinizdakiler... Iste, menfaat kaygisi beklemeden elimi tutabilecek bir dostlugun eksikligi, aslinda icimdeki en buyuk kanayan yaradir... Cunku, benim bu hayatta hic kimseden menfi bir beklentim olmadi, olamaz da, karakterime aykiri. Elimi uzattigimda, o eli tutacak dost dedigim kisinin de, menfi bir kaygisi olmamali ki, genellikle sadece filmlerde denk gelebildigimiz o cikarsiz, o saf, o tertemiz, o mecburiyetten uzak dostlugun keyfine varabilelim... Evet, bir bunu cok isterdim. Ama, sanirim biraz gec... Neyse, saglik olsun... Yalnizlik Senfonisi'ni 10.kez basa alip dinlerken yaziyordum bu yazimi, buraya baglayacagimi planlamamistim...


Evet, planlamak bazen mutlu etmez insani... Bir is randevusu, bir toplanti, bir sinav, bir sunum planlariniz dahilinde oldugundan bunlari planlayin ancak, bir seyler yazarken birakin kelimeler gotursun sizi, gideceginiz yere... Bir seyler hissetmeye basladiginizda birine, birakin biraz da, o gotursun sizi, gitmek istediginiz limana... Plan bazi durumlarin gereksinimi ve onemli bir ahenkli ayrintisi iken, bazi durumlari cok da gereksiz kilan, dedigim gibi 'gereksiz' bir ayrintidir...

Anladim sonu yok yalnizligin... Her gun cogalacak... Her zaman boyle miydi bilmiyorum diyor sarkida... Kimin dedigini belirtemeyecek kadar da alkol aldim ve hala yazmaya devam edip etmeyecegimi bilmiyorum. Bir yere vardim mi, neler yazdim, okumayacagim, birkac gun sonra gelip bakacagim... Acaba neler anlatmaya calismistim, ne izah etmeye gayret etmistim... Gelip bakip okuyunca karar verecegim...

Ama sunlari da belirtmeden bitirirsem, tekrar okudugumda cok da keyif almam eminim...

Ben, neden bana Ataturk ilke ve inkilaplarinin ezberlettirildigini idrak edemedigim 7-8 yaslarimda, Ataturk sevgisini menfi olarak kullanan insanlari ve yurekten sevenleri yani Ataturk'u yurekten seven buyuklerimi ayirtetmekte basarili bir cocuktum. Gorme kabiliyeti vermisti yaradan bana, bunu cok net goruyordum.

Okuyorduk, ogreniyorduk, sevmemek icin bir neden yoktu, ama sevmeyenler vardi Ataturk'u... Arastirmak icin cok da musait bir zaman dilimi bir bolumde lisans ve yuksek lisans tahsili gormedim... Sonrasinda da, hayat biraz hunerlerini sergiliyordu ve ben son yillarda, bu nuanslari derinlemesine arastirabilecegim bir zaman dilimi yaratabildim kendime... O ana kadar, temel altyapi eksiksizdi, lakin, salt bilgi bir ise yaramaz. Muhakemeyi net yapabilmeli ve idrak edebilmeliydi bazi gercekleri, insan yasarken...

Her seferinde, dehasina daha da artan bir saygi duymak disinda bir sey gecmedi icimden... Sevmeyenlerin dertleri basit ve asikardi... Bunu insanlara izaha gerek var miydi? Vardi elbet... Gayretlerimizi artirabilir miydik? Evet, uygun bir zaman dilimiydi ve ileride belki boylesine uygun bir zaman dilimi yakalanamayabilirdi... Ya da kisacasi, anin gerektirdigini, o an yapmali ve gunu yasamaliydi insan, kivaminda, saygisinda, hakettigi gibi gunu yasamaliydi...Tum bu cercevede, bizler bir kez daha cok sevdik Mustafa'yi... Can Dundar bir belgesel yapti, yerden yere vuruldu... Can Dundar'in hissettikleri karsisindaki olgun durusunu kaciniz farkedebildi bilmiyorum gercekten... Sari Zeybek iyiydi de, farkli bir proje gayesiyle ortaya cikarilan Mustafa projesi insanlari Ataturk'ten sogutacaksa, o insanlar zaten Ataturk'u anlamamislar demektir ki...

Neyse bu konu da cok uzar ve yazimin genel yonunu etkiler, Allah'a sukur, Ataturk'e tesekkur diyerek bu fasli da geciyorum ben...

E zaten daha ne anlatayim... Koleksiyon kelimesi onemlidir hayatimda... Cok farkli ve uzun yillara dayanan koleksiyonlarim vardir, bunlarin bir cogunun maddi ehemmiyeti de yoktur... Koleksiyon, bir kultur isidir... Insanlar para kazanirlar ama kultur sahibi olamazlar trilyonlarini harcasalar da... O yuzden, siz siz olun, para kazanmayi elbet ihmal etmeyin ama, kultur adina hicbir noktaniz eksik kalmaksizin ilerleyin hayatta... Bir gun keske derseniz, bu kulturel bir alandaysa, inanin boslugu kapatmaniz zor olur... En azindan o boslugu 20'li yaslarda kapatabilmis olmanin bilinmezligi icinde verebilirsiniz son nefesinizi...

Sizleri seviyorum...


Mert Erdumlu
31.12.2013

Susmak

Susmak bazen en iyi cevaptir... Evet, katiliyorum...

Ama, konusmayi beceremeyen insanin susmasi ile konustugu zaman kelimelerle yureginizi ve beyninizi delebilecek insanlarin susmalari FARKLIDIR...


Bilin istedim...


Mert Erdumlu
31.12.2013

30 Aralık 2013 Pazartesi

31.12.2013

31.12.2013

Memleket olarak ne kadar da cok seyler yasadik. Istemedik bir cogunu... Yiten canlarimiz, sonen ocaklar oldu, millet hala hicbir sey olmamiscasina yaptigi adaletsizlikleri 'ak'lama pesinde, cocuga anlatsak inanmayacagi masallar esliginde konusuyor...

Memleket soyulmus, tum kurumlari ozellestirilmis (200 kusur milyon dolara ozellestirilen kurum cok kisa bir sure sonra 2 milyar dolara eldegistirebilmis, ama kimsenin sesi cikmamis), sorgulama baslatan 'Cumhuriyet Savcisi'nin gorevinin geregini yerine getirmesi engellenmis, Sube Mudurleri'nin gorev yerleri degistirilmis, halk bir sekilde izlemeye devam etmistir...

Evet, bundan yillar yillar sonra, bu satirlari okuyacak yeni jenerasyonlar bilsin ki 2013 bunlar gibi nice utanilacak tecrubeye sahne olarak gecip gitmistir.

Tum bunlara ragmen, olabilecekse eger, yeni YILIMIZ kutlu olsun... Lakin, endisem, kaygim cok buyuk... Cunku, ulkede bu catlaklari onaracak kuvvette bir muhalefet de yok, tum bu olanlara dur diyebilecek kimselerin de olmadigini ya da olanlarin bir sekilde engellendigini gorebiliyoruz.

Memleketimiz icin her seyin en hayirlisini diler, iyi yillar temenni ederim.

R.Mert ERDUMLU
31.12.2013

29 Aralık 2013 Pazar

Diplomali cahillere %50 vurgusu

Bir iki sey soyleyecegim...

Okumus, diplomali cahillere iletilmesi icin dua edecegim, beddua degil, dua... :)

Oncelikle, AKP gitsin diyorsaniz, MATEMATIK tek carenin CHP oldugunu soyluyor.

Onun disinda bir partiyi destekleyip, AKP gitsin demek, genel eve gidip Allah dualarimi kabul etsin demek gibi bir ironiyle esdegerdir...

Hadi, bunu anladiginizi dusunuyorum, baska bir nokta hatirlatmak isterim...

Oyle bir cografyada yasamaktayiz ki, MHP mutlaka mecliste yer almali. BDP gibi bir partinin bulundugu mecliste, MHP'nin olmamasi dusunulemez. Bilirsiniz, anlarsiniz, anlamazsiniz, bu sadece kulaga kupe niteligindedir...

Ama, esas lafim sayin diplomali cahillere...

Neden %50 kardesim? Aylardir rakamlari koyduk, oy vermeyenleri ulke nufusundan dustuk, bu AKP'ye oy veren kisi sayisini verdik, %30-35 araligindan hic sapmadi hemen her kaynaktan alinan rakamlar, yaklasik ya da yuvarlak hesaplamalar da bu araligin disina cikarmadi sonucu... Peki, neden hala %50 diyorsunuz?

Neden oldugunu izah edeyim...

Adamlar cok basarili bir 'psikolojik oyun' oynuyor. Sizler de 'okumus, diplomali cahiller' olarak 'muhalif' olmaniza ragmen aptalca desteklemis oluyorsunuz bu savasi... Ha, tabanlarinin bir kismi bilincli, bir kismi bilincsiz %50 diyebilir... Adamlar icin kaygilanacak bir sey yok... Ama, 'muhalif' oldugu halde bu denli aptalca cikarim ve yorum yapanlara artik itiraf edelim...

Disaridan da 'cok aptal' gozukuyorsunuz...

Mert Erdumlu
29.12.2013

24 Aralık 2013 Salı

1 OY NEYI DEGISTIRIR?

1 OY NEYI DEGISTIRIR ???

1 OY -- INSANLIK TARIHINI NASIL DEGISTIRDI -- BILMEYENLER OGRENSIN, BILENLER BILGI TAZELESIN... TRIP SERBEST, NASILSA KAALE ALINMAYACAK...


HITLER, PARTI ICI GENEL BASKANLIK SECIMLERINI 1 OY FARKLA KAZANIP NASYONEL SOSYALIST PARTININ LIDERI OLUYOR...

ONDAN SONRA, DUNYA NAZI KAVRAMINI OGRENIYOR...

'ARI IRK' TERIMIYLE TANISIYOR INSANLIK...

MUSEVILER, TOPLAMA KAMPLARINA ALINIYOR VE INSANLIK ADINA VAHSET DIYECEGIMIZ 'SABUN YAPMA' OLAYLARINI INSANLIK TARIHINE ISLIYOR...

BUTUN CIVAR ULKELERE SAVAS ACIYOR...

BUGUN, POLONYA HALA BU OLAYLARIN TRAVMALARINI ATLATABILMIS DEGILDIR...

BIR ULUS YARATACAGIM VE EN ULU IRK OLACAK, EN GUCLU MILLET OLACAK DERKEN, TUM DUNYAYA VE KENDI ULKESINE VE SON OLARAK DA KENDINE MUTHIS ZARAR VERIYOR...

LAFI FAZLA UZATMAYIM...

1 OY NEYI DEGISTIRIR DIYENLERE GELSIN BU YAZIM...

Mert Erdumlu
24.12.2013

Turkiye'de AYDIN olmak...

Dagdaki cobanla, benim oyum ayni mi sorusuna ALINGANLIK gosteren aydinlara da iki cift sozum var:

- Sadece duyarlilik gosterildigi sanilarak AYDIN olunmuyor !!
- Sanmak ile algilamak -- bakmak ile gormek farkli mefhumlar... Umarim birgun bunlarin farkinin farkinda olan aydinlarla dolup tasar ulkemiz...

Ulkemizin mevcut hali tamamen cehalete mal edilemez... Cunku, diplomali cahiller emin olun daha cok sorumludurlar bu olanlardan...

Mert Erdumlu
24.12.2013

18 Aralık 2013 Çarşamba

BANKA MUDURU ve YOLSUZLUK

Ya, ne ilginc bir dunyada yasiyoruz...

Bugun iceri alinan banka mudurune herkes cekintisiz HIRSIZ diyor ya -- simdi onun yakalanmadigini dusunelim... Onun 4,5 milyon dolariyla is yapmak isterdiniz ve bunun adina ticaret, is bilinci, nabza gore serbet vb yakistirmalar koyardiniz degil mi?


Ondandir tum tiksinmelerim...

Ondandir tum dikligim...

Ondandir tum umarsizligim...


Cunku, inkar edin ya da kabul edin, ben neler yapabileceginizin farkindayim... Hatta, farkindaligimin da farkindayim ama o kisim sizlere bir sey ifade etmez diye vurgulamadan gececegim...


Mert Erdumlu
Mert Erdumlu 

18.12.2013

12 Aralık 2013 Perşembe

CANAKKALE SEHITLIGI ve 500.000 TL Kupurlu Banknotumuz

Hafizalari tazeleyelim... 500.000 TL'lik banknotlarimizin arkasinda yer alan mefhum bizler icin cok degerli, cok kutsal, cok onemlidir... Cunku, bu fotografta gordugunuz yer, 'CANAKKALE SEHITLIGI'dir... Ve, dedesi, buyuk dedesi arasinda bu cephelerde carpismamis bir vatan evladi varsa, bilin ki, konusmaya tenezzule gerek yoktur.

Fransiz usaklari diye Galatasaray Lisesi ve Galatasaray camiasini karalayanlar da, sadece bu sehitlikte yatmakta olan Galatasaray Lisesi ogrencilerini arastirsinlar ve duyabiliyorlarsa hicap duysunlar...

Mert Erdumlu
12.12.2013

6 Aralık 2013 Cuma

NELSON MANDELA HAKKINDA GORUSLERIM (Mert Erdumlu)

NELSON MANDELA HAKKINDA GORUSLERIM (Mert Erdumlu)

Simdi -- konu hakkinda da kendi goruslerimi izah edeyim...

Oncelikle, batinin yaratacagi melodrama kendimi kaptiracak biri degilim. Bati, Mandela'dan istediklerini alabiliyor olmasaydi, Mandela bu kadar sene rahat rahat basta kalmazdi, ayrica CIA tarafindan yakalanip 27 yil hapis yatmis bir insan, cikar cikmaz Devlet Baskani olamaz ve Nobel odulu alamazdi.

Bunlari gormuyor degilim.

Ocalan ve Turkiye'deki Kurt sorunu ile ilgili yapmis oldugu, bizlerin tasvip edemeyecegi aciklamalari mevcuttur. Tasvip etmemiz, teklif dahi edilemez !! Ancak, bir yandan da dusunurum ki, demek ki Kurtlerin yurtidisindaki temsilcilikleri, kendilerini daha iyi ifade edebiliyor ve bizlerin izah edemedigi ayrintilari kendilerince izah ediyorlar. Cunku biliyoruz ki, adamlar demokrasi, halklarin kardesligi, baris, kardeslik diyecekler -- demeyecekler ki, bizler alenen Kurt fasistligi yapan bir olusumuz ve bu gibi basliklarin altina siginiyoruz.

1992 yilinda, daha once darbeci Kenan Evren'e verilmis baris odulumuzu reddetmis olsa da, 1999 yilinda bu odulu kabul etmistir. Cunku, ilk reddediste, Turgut Ozal'in uslupsuzlugu da etkin rol oynamistir.

Velhasil, igneyi kendimize batiralim biraz... Neden gidip bu adama bizler anlatamadik, izah edemedik, bizler bir ulus, bir devlet olarak her bireyimiz baris yanlisidir, Mustafa Kemal ATATURK'un dunyaca bilinen 'YURTTA SULH, CIHANDA SULH' tabiriyle neden aciklayamamisiz konuyu da, simdi adamin arkasindan, Ocalan ile ilgili durumlarini tartisiyoruz.

Biz yapamamisiz, onlar yapmislar. Ama, bizler biliyoruz ki, bu adam oyle ya da boyle, bir sekilde baris yanlisi tutumunu dunyaya sergilemis, egitime had safhada onem vermis, irkcilik sorunu ile ilgili radikal mucadelelere girmistir.

Sonucta, bizler icin muhim olan boyle bir insani bir takim unsurlarin arkasina yitip gitmesini izlemek degil, sahip cikip, tarafimiza cekmektir. Cunku, sen-ben bunu yapmazsak, yarin pkk cok guzel yapar ve tum dunyada Nelson sempatizanlari tarafindan direkt kabul gorurler benim coook akilli arkadaslarim...

Saygilar


Mert ERDUMLU
06.12.2013

3 Aralık 2013 Salı

Kazanmak & Kaybetmek

Ne kadar cok kazandiginizla ovunecek ve gurur duyacak kadar AKILLI oldugunuza ikna oldugunuz an, o gune kadar neler kaybettiginizi ve ne kadar kolay kaybettiginizi de gozden gecirebilecek kadar YUREKLI olun -- aksi halde size APTAL derler... 

Mert Erdumlu

1 Aralık 2013 Pazar

Cemaat ile hükümet

Cemaat ile hükümet arasinda sert rüzgarlar esiyor... Ya da her neyse...

Beraber yemis icmislikleri olan bireylerin o ya da bu sekilde birbirlerinin yumusak karinlarini desifre etme durumlari bana hic etik ve akil cercevesinde bir davranis gelmemistir. Adam gibi adama yakismayacak davranis icinde bulunan, konusunda %100 hakli da olsa, oncelikle adamlik mertebesinden ödün vermis kisidir. Oyle ya da böyle, bilgiler - belgeler ifsa edilirken, o ona bu buna dokunurken, düsmanimin düsmani dostumdur ilkesine yenik düserseniz sayet, oyunlarina gelmis olursunuz. Benden söylemesi...


Mert Erdumlu 

27 Kasım 2013 Çarşamba

Okumak / 27.11.2013

Okumak -- salt okumak...

Cogu zaman yanlis adreslere yonlendirir...

Cogu zaman 'bulanti' yaratir...

Cogu zaman bilmekten ziyade 'bilinmezlik' yaratir...


Bilin istedim...

Mert Erdumlu  

26 Kasım 2013 Salı

AKP ve Rutin Secim Oyunlari

AKP ve Rutin Secim Oyunlari 


Arkadaslar, sahsi gozlemimdir...

Hatirlayin onceki secimleri... AKP yine benzer oyunlari oynuyor... Guc kaybediyorlarmis gibi yapiyorlar, bozuk sesler cikiyormus gibi oluyor veyahut gercekten oyle oluyor. Cunku, Abdullatif Sener de Basbakan Yardimcisi idi, partiden istifa edip ayrildigi donemde... Bir ara, Burhan Kuzu gundeme gelmisti, Kamer Genc'i biliyorsunuz zaten -- simdi de Bulent Arinc ve cemaat gibi bir takim isimleri farkli ama ana mizanseni ayni bir oyun...

Ne yapilmali derseniz -- yaptigimiz tum paylasimlarla, bilgi aktarimlariyla, bu paylasimlari hemen her mecraya yayma azmimizle, 'polemik' atfedilen yorumlardan her daim uzak durmak suretiyle, yolumuza devam etmeliyiz. 

Bunlar, standart oyun temalarini bozmuyor. Disariya, guc kaybettik mesaji vermekten geri durmayarak, iceride, tum faaliyet planlarini eksiksiz, kelimenin tam tabiriyle 'TIKIRINDA' isletiyorlar.

Bizlerin yapacagi sey basit, cok genis bir kitleyi, tum konular hakkinda bilinclendirmek -- ama bunu yaparken de kufur, hakaret, polemik gibi durumlardan uzak durmak. Zor olan bu... Sundan emin olun, iddia ediyorum, bildigim kufurlerin binde birini bilmiyorsunuzdur. Istanbul'un bu meyanda, en pis yerlerini de gordum, en elit yerlerini de... Mesela hicbiriniz bilemezsiniz Sali gunleri Hilton Oteli'nde yenen toplu ogle yemeginde Rahmi Koc'un masaya ne tarz latifeli kufurler savurabildigini, ya da bilemezsiniz, Dolapdere'deki cingenenin sinirli halinde ne kadar yaratici olabildigini -- ozellikle 2-3 saat kadar ictikten sonraki halini bilmenize zaten imkan yok. Bilemezsiniz GOP'da canindan gecmis delikanlilarin isyanini nasil dile getirdigini ve bilemezsiniz tum bunlarla ayni zamanda denk gelmez yani Sariyer hattindaki minibusculerin yaratici kelime dagarciklarini... Hepsini -- ozellikle de hepsiyle karsilikli ayni masalarda oturmak suretiyle deneyim etmis biri olarak soyluyorum ki, sadece ve sadece kufur, hakaret ve polemikten uzak durarak kazanabiliriz bu surecte...

Sonrasinda, bu oyunlarini farketmek zaten basit bir saptama. Amac, farkedildiginde dahi ne gibi hamlelerle ilerleyeceklerini saptamak (ki, soyleyim hemen dumduz ilerleyecekler) bile olamayacakken, nasil hamleler yapilmali?

Oncelikle, su yagan fasist yagmurun akabinde semsiyenin altinda toplanma ihtiyacimiz vardi ya... O semsiye, bu secimlerde su goturmez bir gercek olarak CHP'dir. Buna paralel olarak neler yapilabilir -- bence hicbir sekilde, benim gibi parti disindan biriyseniz, parti icindekilerle polemikle vs zaman kaybetmeyin derim ben. Sen, ben dogrulari gosteriyoruz diye ne prim kazaniriz, ne de o adamlar en dogruyu gormus olur. Sadece, farkli mecralarda, ne gibi ogeleri vurgulamamiz gerektigini saptayip, o dogrultuda, surece gonullu hizmet etmeliyiz.

Mert Erdumlu
26.11.2013

24 Kasım 2013 Pazar

VURAN & DURAN / 24.11.2013

Ve, dun bir kez daha gorduk ki sayin buyuklerimiz...

VURMAK degil, DURMAKtir cesaret isteyen...

Cunku, VURANi yenersiniz, sizler -- vuranla basetmeyi iyi bilirsiniz... DURANi yenemezsiniz sevgili buyukler... DURANla basedemezsiniz cunku...


Mert ERDUMLU - 24.11.2013

22 Kasım 2013 Cuma

VARMAK / Mert ERDUMLU --- 23.11.2013

Hayat bazen, giderken yerinde duramamaktir kimine gore, bazen de dururken varamamak... Varamamak normaldir zaten, dururken varamaz insan, dururken varilmak ister cogu zaman. Sirf varmis olsun diye.

Mert ERDUMLU

SENI SEVIYORUM CUNKU... Mert ERDUMLU Kaleminden (3)

SENI SEVIYORUM cunku, kosarken kollarini acmis bir sekilde bana, sana karsi duramadan ve dusunmeden kosmayi ve kollarim acik bir sekilde sana kavusmayi SIMSIKI sarmayi seni, senin de SIMSIKI bir sekilde sarmani hayal ediyorum. Ve sadece bu hayal bile anlamsiz ve sorgusuz sualsiz mutluluktan ucurtabilsin beni istiyorum...

Mert ERDUMLU 

SENI SEVIYORUM CUNKU... Mert ERDUMLU Kaleminden (2)

SENI SEVIYORUM cunku, karanliktan aydinliga ve aydinliktan karanliga gecis saatlerinde icimi burken o derin endiselere mahal vermeyenim ol istiyorum. Tut ellerimden, yureginin taa yakinlarinda bir yerde, sicak bir sobanin basinda oturt beni ve dizlerimin uzerindeyken basin, ellerimle oksayayim saclarini istiyorum. Bir omur boyu...


Mert ERDUMLU 

SENI SEVIYORUM CUNKU -- Mert Erdumlu kaleminden (1)

Bir gun ASIK olursam cidden -- sunlari soylemek isterdim kendi kalemimden, dilimden:


Seni seviyorum cunku, farkina varamadigim, varamayacagim duygularin duragi ol ve ben hep o durakta, nereden geldigimi ve nereye gidecegimi bilmeden bekleyeyim istiyorum... Beklerken, havanin yagisli ya da soguk olmasina veya da sicaktan bunaltmasina aldiris dahi edememek isterken, ellerimle SIMSIKI tuttugum benligimi orada birakip gitmis olmamak adina -- hep beklemek istiyorum...

Mert ERDUMLU 

20 Kasım 2013 Çarşamba

Direniste ilerleyen surecte -- tepkisel bir ifade...

Neler yapmaliyiz, neler yapmaliyiz, neler yapmaliyiz?

-- Neden herkeste kendine olagandisi bir misyon yukleme rahatsizligi var?
-- Bakin olaylarin en siddetlendigi gunlerde, polisin barikatleri ve kalabaligi dagitmasi 5 dk almadi hic !!
--Cop-kask --- cikar-birak ikilemeleri /// tezahurat seklinde olunca kulaga hos geliyor !!
-- Yetmiyor gibi hayatinda silah gorse, bomba sanip 155'e haber verecek insanlar -- silahlanma vs gibi konulara giriyor !!

-- Hepsini anlarim. Salak derim yani, oyle anlarim.
-- Niteliksel olarak bugune kadar neler yaptik kendi hayatlarimiz adina, bir gozden gecirelim supermenler...
-- Nedir somut basarilarimiz? Kimiz, neyiz, neyi asiyor kesiyoruz?


-- Akilli olmak, sabirli olmak ve zamana birakmak, korkaklik degil -- cesaretin ta kendisidir.
-- Kendine guven kavramini ihtiva eder, barindirir...
-- Kendini bilen adamin isidir -- sabir ve strateji ile rakibini altetmek...


-- Diger her sey...
-- Bir karikatur kivaminda... Havasinda...


Bilin istedim...


Mert ERDUMLU / 20.11.2013 

16 Kasım 2013 Cumartesi

Vatan elden gidiyor...

Vatan elden gidiyor...

Millet daha benim sidigim daha oteye gider hesaplari pesinde...

Vatan sahiden gidiyor...

Millet daha ben onu yaptim, sen bunu yaptin derdinde... 'BIZ' yok hala ortada... Gezi'de de yoktu, kimse o kadar heveslenmesin.

Vatan gitmiyorsa da, vatanin sahibi sanan bir takim yoneticiler 'elden' gidiyor...

Millet daha hala kendilerinin sabrinin sinanmasi oyunundan bi'haber...

Vatan gitmiyorsa da, bir takim degerlerimiz bugun mizah konusu yapiliyor...

Millet hala Baaddin karikaturleriyle gonderme yapma pesinde...

Eyvallah...


Mert Erdumlu 

15 Kasım 2013 Cuma

YONETICILER --- Sergen icin...

Bir sey sorcam degerli YONETICILER (Turkiye'deki tum yoneticiler:) Hicbiriniz kacamazsiniz)

Sergen !! Duzensizlik var dendi, disiplinsizlik var dendi. Besiktas'tan koparildi, ordan oraya gezdi durdu bu adam.

Sorarim.

Besiktas o sene bu sene sampiyonluktan sampiyonluga mi kostu?

Ne kazandi Besiktas?

Bir Sergen kaybetti. Ama, o da ADAM ciktigi icin yine de satmadi camiayi di mi !!

Hepiniz cok BASARILISINIZ.

Opuyorum yanaklarinizdan !!

Saygilar

R.Mert ERDUMLU

Ne yapiyorsam,

Ne yapiyorsam,

Ne hissettiriyorsam,

Ne soyluyorsam,

Sadece bil ki,

Sen hakettin,

Ben gordum,

Gerekeni yaptim.

Bir sey daha kattim.

Yalanlar duydum, olmayanlari isittim.

Onda da susarak seni ezdim.

Cunku adiysen, haysiyetsizsen, serefsizsen,

Sen ezilmeyi sectin.

Ben de bunu farkettim.


Mert Erdumlu

5 Kasım 2013 Salı

Hukumet ve Baba

Hukumet hizmet ediyor demek,

Babam her sabah sut ve ekmek aliyor diyen bir cocugun PSIKOLOJISInden farksizdir...

Her ikisinin de asgari gorevi odur... Yapacak arkadas, yapacak...

Bos konusmayin artik !!

Mert Erdumlu 

XX ve XY Kromozomlari ve Turkiye

En buyuk tedirginligim, bunlar disilerde bulunan xx ve erkeklerde bulunan xy kromozomlarina takacaklar ve (x:disilik y:erkeklik genidir) xy'yi ayirip, en sonunda ERKEK neslini bitirmeyi deneyecekler...

Korkarim ki, yakindir...

Mert Erdumlu

KUMAR ve MUSLUMAN ULKE TURKIYE HAKKINDA KISACA

Haftada 7 gun AT YARISI var... Vergileri devlete...

Haftada 7 gun IDDAA var... Vergileri devlete...

Sans topu, sayisal loto ve ismini bilmedigim her turlu sans oyunu, sanirim yine haftanin en az 5 gunu var... Vergileri devlete...

Ve butun bunlardan nemalanan kisiler ne yapiyor?

Bizler (Elhamdulillah) Muslumaniz. Kumar da haram diyor...

Peki.



R.Mert ERDUMLU

4 Kasım 2013 Pazartesi

Safak PAVEY icin Mert ERDUMLU'dan gelsin...

Biz sevdik mi, SEVDAMIZ buyuk olur bizim !!

Sevdik mi, bu CANI sokup vermesini biliriz...

Sevdik mi, OLUM de olsa ardinda, yaninda DURMASINI iyi biliriz...

Safak PAVEY icin Mert ERDUMLU'dan gelsin...

1 Kasım 2013 Cuma

Unutmayin ve hep oyle yapin...

Unutmayin ve hep oyle yapin...


Buzdaginin, gorunen kismini degil, gorunmeyen kismini ogrenmeye gayret edin. Olanaklariniz dahilinde, fikir edinebilirsiniz. Tabi ki, herkesin capi buna yeterli degildir, ama aklinizda bir bilinmezlik olarak da olsan, buzdaginin gorunmeyen kisminin cok daha derin ve gizemli oldugunu kazimis olursunuz...

Ben hep oyle yaparim.

Mutlaka da gorurum... Ozellikle, hakkinda karar vermissem, gordugumdendir... Gormedigim sey hakkinda karar vermem.

Bilin istedim...


Gunumuzdeki bir cok sorunun analizinde de ayni yontemi uygulayin. Size, bir konu hakkinda bir sey aktariliyorsa, bu sizin bilmeniz istenilen bilgidir. Sorgulayin. Inebiliyorsaniz derinine inin. Inemiyorsaniz da, konunun salt bildiklerinizden ibaret oldugunu dusunmeyin.


R.Mert ERDUMLU

27 Ekim 2013 Pazar

SEVMEK (R.Mert Erdumlu tarafindan 27 Ekim 2013'te yazildi)

Yasamak hunerdir...

Sevmek sanat...

Asik olmak anlik...

Dokunmak erdem...

Hissettirebilmek basari...

Hissetmek dogal...

Gormek goz ister...

Isitmek kulak...

Sevmek yurek isidir...

Sevmek, ADAM ister...


Mert Erdumlu

25 Ekim 2013 Cuma

ILKELERIMIZ OLMASAYDI

ILKELERIMIZ OLMASAYDI

Bu ilkeler olmasaydi, kisaca halkimizin bekasi hic de parlak olmayacakti... Kurulan Cumhuriyet'imizin yasamasi olanaksiz olacakti... Ulke olarak muasir medeniyetler seviyesine gelme arzumuz kagit uzerinde kalacakti... Modern dunyada yerimiz olamayacakti... Egitim ve ogretim cok bagnaz kalacakti ve aydin fikirli insanlarimiz yetisemeyecekti... Herkes ozgur birey olmak yerine, padisahlik donemindeki gibi kul olmaya devam edecekti... Kadinlarimiz bugunku gibi medeni ve hak ettikleri haklara sahip olamayacakti...Ekonomik ilerleme kesinlikle dusunulemeyecekti... Medeni hukuk dunyasinda gelismis milletlerden cok geride kalacaktik... Kilik, kiyafet gibi alanlarda modern dunyanin cok gerisinde kalacaktik... Muhakeme yetenegi gelismemis bireyler olacaktik...

R.Mert ERDUMLU

23 Ekim 2013 Çarşamba

Korkuyorum (23 Ekim 2013 tarihinde, R.Mert Erdumlu tarafindan kaleme alinmistir...)

Ben istiyorum ki, yurumeyelim, kosalim...

Istiyorum ki, kosarken kimseciklere carpip devirmeyelim...

Istiyorum ki, duzeni degistirmek degil, duzeni bize uygun hale getirmek bizim isimiz olsun...

Istiyorum ki, istedigimizi, duslediklerimizi verebilecek gonulluler ciksin, ama durustce, belki aliskin degiliz  ama bir kez bizi yaniltsinlar ve durustce versinler...

Istiyorum ki, bu kosunun sonunda kavga olmasin...

Cunku, korkuyorum...

Saygilar...


Mert Erdumlu

15 Ekim 2013 Salı

BAYRAM MESAJI

BAYRAM MESAJI

Icim hic cosmuyor cunku, eskisi gibi bir heyecan katmiyor bayramlar artik bana... Olen masumlari, masumlardan dolayi kahrolan yurekleri dusunmek bile yetiyor cogu zaman... Yine de, hayata karsi umut beslemeyi ihmal etmiyorum... O yuzden diyorum ki, ne olursa olsun, dusmek yerine kalkmayi, durmak yerine yurumeyi, olmek yerine yasamayi tercih edecegiz... Icimiz, o eski coskularla dolmasa dahi, bizler bir sonraki neslin, nesillerin umitlerinin cicegi, parlayan gunesleri olacagiz... Hadi, gulumseyin... Sonraki nesiller icin, cevrenize sadece ve sadece pozitif enerji verin...


R.Mert ERDUMLU

14 Ekim 2013 Pazartesi

MEDENIYET ADINA

MEDENIYET ADINA

.... Bu savaslar da 'medeniyet adina' veriliyordu....... ibaresini ilk okudugumda etkiledi beni... Evet, halklara, donemimizdeki savaslar, medeniyet adina basligi ile sunuluyor... 

Afganistan'da Rusya da bunu yaparken, Afganlar da komunizme karsi Allah yolunda bir mucadele basligi atiyordu kendilerine...

Iran, Irak ile yaptigi mucadeleye Musallat Savas derken, 1980 senesinde Saddam'in Iran'i istilasi da Kasirga Savasi olarak nitelendiriliyor Fisk tarafindan... (Buyuk Medeniyet Savasi Ortadogu'nun Fethi, syf 17, Robert Fisk)

Terorizm diyarlarini temizlemek adina, Israil, Filistin'i iki kez ve ardindan Filistin Bati Seria'yi istila ediyor... Yine atilan baslikta, terorizme karsi mucadele olgusu ilgimi cekiyor mert erdumlu olarak...

1990 Korfez Savasi'nda, Amerika, Kuveyt'i kurtarmak adina askerlerini yigdi ve ondan sonra olan gelismeleri az cok biliyoruz...

Bosna'da ise Sirplar, Sirp Medeniyeti adi altinda savasirken, Musluman kitlenin cektiklerini ogrendigimizde, gordugumuzde henuz orta okul yillarindaydik... Simdi, tum olaylari topyekun muhakeme ettigimde goruyorum ki, insanliga bir seyleri hala izah edebiliyorlarsa, bizlerin de izah edecegi bir seyler vardir diye dusunuyorum... Demek ki, insanlar anliyor...

Saygilar

Mert Erdumlu

10 Ekim 2013 Perşembe

KENDINI SEV

KENDINI SEV




Once kendini sev...

Kendinle barisik ol...

Kendin ol, dimdik ol...

Ama, sev kendini...

Kendini sevmeyen insan, diger insanlari sevemez...

Kendiyle barisik olmayan insan, hayal edemez...

Hayal edemeyen insan, mutlu olamaz...

Mutlu olamayan insan, mutlu edemez...

Saygilar,

R.Mert ERDUMLU (11.10.2013)

6 Ekim 2013 Pazar

Unutmayin...

Unutmayin...


Bazilari hayatin icinde oynar...

Bazilari izler...

Bazilari konusur...

Bazilari yasar...


Saygilar...

R.Mert ERDUMLU

26 Eylül 2013 Perşembe

TERIM & AYSAL

TERIM & AYSAL


Terim ile ilgili 1-2 satir da ben karalayim...

Unal Aysal degisik bir adam arkadas. Akli, bilgisi, enginligi, kulturu cok farkli... Hicbir kulubun baskanina benzemiyor ve hatta Turkiye'de orada burada gordugunuz hicbir kurumun baskanina da benzemiyor.

Olur ya, hani dersiniz, Turkiye'nin cok otesinde bir beyin, cok otesinde bir karakter.

Tavirlari net. Severim net tavirli insanlari. Konuya, duygulari karistirmiyor. Akil geregi neyse, onu yapiyor. Cunku, bu adam Fener'i yenince, Besiktas'i yenince mutlu olan amator ruhlu baskanlardan degil. Tam bir profesyonel.

Ben, cok once de kendisiyle ilgili bir yazi yazmis ve burada paylasmistim. Simdi, ayni sekilde sozlerimin arkasindayim. Ben, cok az sayida insana ADAM, ama cok cok az insana da BASKAN derim...

Unal Aysal, benim icin, ADAM BASKAN olmayi basarmis tek ornek oldu bugune kadarki tum gorgum ve deneyimim nezdinde...

Duygulari bir kenara birakalim. Galatasarayli herkes, sadece Galatasaray'in istikbaline konsantre olmalidir.

Ve, Galatasaray, hic olmadigi kadar emin ellerdedir...

Saygilar


R.Mert ERDUMLU (26.09.2013)

29 Ağustos 2013 Perşembe

SURIYE GUNDEMI, 30 AGUSTOS ve STEVE JOBS

SURIYE GUNDEMI, 30 AGUSTOS ve STEVE JOBS




Bu arada, Suriye ile gundem degistirme cabalari icinde bulunan hukumet, kimleri oyuna getiriyor, kimleri getiremiyor bilmiyorum ama daha fazla dikkat sarfetme vakti !! Ozellikle yarin 30 Agustos ve Pazar gunu 1 Eylul iken, tek derdimiz Suriye degil...

Suriye belki cok onemli bir dunya olayinin tetikleyicisi olabilecek kadar onem arzeden bir konu... Ama, konulari onem sirasina gore koymak, gundemde ilk siraya tasimak manasina gelmemeli... Zira, bu durum, hukumetin ekmegine yag surmektedir...

Dolar, 2 lirayi gecti ve tarihi rekorunu kirdi... Euro, ha keza aldi basini gidiyor... Yarin 30 Agustos... Cumhurbaskanligi Resepsiyon Davetiyelerinin uzerinde TURKIYE CUMHURBASKANI yaziyor, yani dikkatinizi cekerim TURKIYE CUMHURIYETI CUMHURBASKANI olmasi gereken ifade, kasitli bir sekilde bildigimizi okuruz tarzinda zihinlere kazinmaya calisiliyor...

1 Eylul gunu, Dunya Baris Gunu... Sanmayin ki, meydanlarda sadece vatansever, tertemiz, yuregi vatan icin pirpir atan vatanseverlerle dolacak... Meydanlarda, her turlu insan olacak... Gezi Parki'nda oynanan oyunlarin, daha kisa metrajlisini, ama korkarim ki, cok daha vahim olanini izleyebiliriz... Belki de, hicbir sey olmaz... Ama, olma ihtimaline karsi son derece hazirlikli olmaliyiz...

Evet, Suriye meselesi onemlidir... Dunya capinda gundem konusudur... Ancak, bizim ulkemizin 1.gundem maddesi yapilmaya calisiliyorsa, tekrar ve tekrar dusunme vaktidir sevgili dostlarim...

Yazimi, degerli Steve Jobs'dan bir alinti ile sonlandirmak istiyorum...

Esen kalin...


Refik Mert ERDUMLU
29.08.2013

13 Ağustos 2013 Salı

MERT ERDUMLU'nun sevdigi, sectigi ozlu sozler... (3)











MERT ERDUMLU'nun sevdigi, sectigi ozlu sozler... (2)











MERT ERDUMLU'nun sevdigi, sectigi ozlu sozler... (1)











AMSTERDAM, Troja Sergisi







Hollanda'da, Amsterdam Arkeoloji Muzesi'nde TROJA isimli sergi icin, katilimcilarin goruslerinin alindigi deftere yazmis oldugum yazi... Bir ara bunun da koleksiyonluk bir degeri olur mu bilmem ama defter, serginin koordinatorunde kalacagi icin, hic de ogrenemeyecek olmak can sikici ...

Universite 2.sinifta, 3 kisilik bir ekiple duzenlemis oldugumuz panel, katilimcilara dikkat lutfen !!!






Bu da henuz 2.siniftayken, ilk panel tecrubelerimden biridir...

Katilimcilara dikkatinizi cekerim...

Bu gibi etkinlikleri fakultede 3-4 arkadas bir araya gelip, kendimiz sponsorsuz, zahmetli, burokrasili bir sekilde tertip ediyorduk...

Simdi ki universitelere ve sisteme bakiyorum, bir miktar erken dunyaya gelmisiz demekten malesef kendimi alamiyorum...

Damat & Tween adina Sn.Orakcioglu katilimi ile duzenledigimiz panel...






Ogrencilik yillarimda, bizzat tertipledigim organizasyonlardan bir tanesinin afisini buldum arsivimden...

Sn.Orakcioglu'nu bizzat fakultemize davet etmis oldugum ve kendisinin ozveriyle davete icabet edip, katilmis oldugu mesleki panellerden bir tanesi...

Tarih: 20 Kasim 2002... Dile kolay tam 11 yili geride birakmisiz...

2002 senesinde, ITU Makina'da bir etkinlik afisi...

bu da yine arsivimde duran nadir afislerimizden biri... o zaman basit A4'e duyuru niteliginde bunlar, dekanlik onayindan sonra asilabiliyordu sadece... iste o donemler fakultemizdeki tum etkinlikleri biz yapardik... ne gunlerdi be... iste, gunumuzde de insanlar ellerini tasin altina sokmakta ne kadar hunerli olduklarini yillar sonra dahi gizleyemiyorlar...


2001 senesinde, ITU Makina'da bir etkinlik afisi...

yillar, yillar once, ITU Makina'da... bendeniz ITU Asme International ve ASME Turkey Student Section Baskani, Andac Bagioglu da Mizah Kulubu Baskani oldugu donemde, ortak etkinlik afisini buldum arsivimden... bizler icin onemli, sizlerle de paylasayim istedim... gsm numaram hala ayni, oraya da ilgi ve dikkat cekerim... 


Hayat - Para

Hayat - Para



Hayatta bazi degerler ve nitelikler vardir... Para ile satin alinamaz...

Geri kalan hersey icin de gereken paradir...

Para, kazanilir...

Bazi deger ve nitelikler, hep eksik kalan yaniniz olabilir... O yuzden, sohbetlerinizi paraya endekslemeyin hayat boyu... Yoksa, uzulursunuz...

Sahip oldugunuz nitelikleri artirabilir ya da hayati oldugu gibi kabullenebilirsiniz...

Farkindaliklariniz arttikca, artan bir baska durumunuz da mutsuzluk olacaktir ki, bunu cozumleyemediyseniz, hayat size cok guzel bir calim atmis demektir... En iyisi dusunmeyin... Oldugu ve kaldigi yerden yasayin hayati... Dusunmek, herkes icin ve herkese gore degildir...

R.Mert ERDUMLU (14.08.2013)

CUNKU - RAGMEN

CUNKU & RAGMEN



Hayatta 'CUNKU'ler vardir... Bir de 'RAGMEN'ler...

Cunkulerle bir insani severseniz, cikarlariniz geregidir...

Ragmenlerle bir insani severseniz, yurekten gelendir...







R.Mert ERDUMLU (14.08.2013)

12 Ağustos 2013 Pazartesi



GUNUMUZDE IDRAK EDILEMEYEN BAZI NUANSLAR...


Rıza Tevfik, Damat Ferid Paşa, Bağdatlı Mehmed Hadi Paşa ve Reşid Halis...

Sevr Antlasmasi'na imza atan Turk heyeti...

Sevr bugun ya da o donemde de taninmayan, taninmamis bir antlasmadir...

Lozan'da konular pekistirilmis ve mutlak sonuca baglanmistir...

Mustafa Kemal Ataturk, Sevr'deki yanlisliklara, akil almaz isteklere direnemeyen heyetten kimseyi dusunmemis ve Lozan icin Ismet Inonu'yu bizzat gorevlendirmistir...

Bugun, Inonu dusmanligi yaratilmaya calisiliyor, bence dikkatli olun ve tarihi dikkatli ogrenin... Paranin uzerine kendi resmini bastirmis diyen cahilane soylemler isitiyorum... Acip, o donemin para basimi ile ilgili kanun maddelerini okusunlar, Ismet Inonu sahsi adina bir hareket yapmamistir, o donemin kanununun geregini icra etmistir, o kanun maddesi daha sonraki donemde degistirildigi icin banknotlarimizda tekrar Ataturk portresine donulmustur...  Ayrica, dunyada yaygin gelenek, bu portrelerin surekli degismesidir ki bu konuya cok fazla girmek istemiyorum... Banknotta, Atamizin resmini gormek ve bunu diretmek ile Ataturk sevilmiyor, boyle Ataturkcu de olunmuyor... Ama, sig insanlar, etrafli organizasyonlara imza atamayacak acizane davranista bulunanlar icin boyle basit doneler yeterli oluyor her nedense...

Inonu, Ataturk'un hem silah arkadasi, hem yakin arkadasiydi... Aralari zaman zaman bozulmus, bazi konularda gorus ayriliklarina da dusmus olmalari sanki sizler icin cok anormal durumlar... Sanki, sizler kimseyle fikir ayriliklarina dusmeden yapabildiniz mikro olcekteki islerinizi, basarilarinizi... Bu adamlar, bir milletin bekasina imza atti beyler, sakin dusunun, empati kurmanizi beklemiyorum bile... Ama, laf soylerken iki saniye edepli olmanizi diliyorum... Idrak edebilmenizi umit ediyorum...

Her neyse, Sevr bizim icin bir kaostur, bir handikaptir ve donemin Millet Meclisi tarafindan sert bir dille kinanmis ve kabul gormemistir... Bildiginiz uzere Sevr, 10 Agustos 1920'de imzalaniyor, yani TBMM'nin acilisindan (23 Nisan 1920) yaklasik 3,5 ay sonra...

O yuzden, ozetle, onunuze Sevr ile ilgili bir bildiri, bir yazi gelirse kisaca kaile almayiniz...

Muhim bir konu degildir, Turkiye Cumhuriyeti'ni baglamamaktadir... Ayrica, antlasmaya ABD ve SSCB'nin imza atmamis olmasi da ilgi cekici bir baska nuanstir...


R.Mert ERDUMLU
12/08/2013

2 Ağustos 2013 Cuma

3-5 Fidan



Bu yaz aramizda olmayan, bu yazi sizler gibi yasayamayan 3-5 fidanimiz vardi...

Unutmadik, unutmayacagiz...

Biz, her daim 3-5 fidanimizin hesabini sormak uzere hazir olacagiz, ama sizin bildiginiz yontemlerle olmayacak bu...

Beyninizi bir ur gibi kemirip duracagiz...

Surekli teyakkuz halinde olmak, sinirlerinizi yipratacak ve surekli komik hallere duseceksiniz...

Yandaslariniz da farkedecek bicare vaziyetinizi ve ellerinden geldigince sizlere destek verirken, onlar da kulturlerini ve mayalarini sergileyecekler...

Devamini yasayip goreceksiniz... 




R.Mert ERDUMLU (21.07.2013)

DURMAK uzerine...



Durmak bir onurdur... Durus bir sereftir...

Durdu sanarsin, baktin devrilivermis...

Safak sokmeden, nice cinarlar yitivermis...

Sezgileri varken, bir anda yok oluvermis... 





 



R.Mert ERDUMLU (23/07/2013 - 07:33)

'ADAM' OLMAK


Hayat olum ile yasam arasindaki surece deniyorsa, bunu adice yasamak da elinizde, insanca yasamak da...

Sayisiz dostluk da sizin olabilir, sayisiz dusmanlik da...

Zengin olabilir, mevki sahibi olabilir ama bir 'adam' olamayabilirsiniz...

Bir 'adam' olabilmek icin cok calismak, cok ozverili olmak, cok mucadele etmek ve sabretmek gerekiyor...

Bir 'adam' olmak, zor zanaattir beyler...

Demedi demeyin, not edin bir kenara, bunu yasarken defalarca kez, sayisiz ortamda tecrube edeceksinizdir...





Refik Mert ERDUMLU
02/08/2013

Resim ve Heykel / Sanat Uzerine


Resim ve heykel, medeni Avrupa kulturunun vazgecilmez ogeleridir...

Sehir meydanlari sayisiz heykellerle emsalsizlestirilen Avrupa sehirleri, ozenilesi bir gorsellik arzeder...

Resim deseniz, hemen hemen tum muzelerin vazgecilmez sergi unsuru ve yatirim argumanidir...

3. dunya devletlerindeyse durum cok farklidir... Malesef, sanat yeteri onem mertebesine ulasamamistir...

Ondandir ki, Ataturk heykelleri ulkemizde cahil kitle tarafindan put olarak gorulmekte, Ataturk sevgisi, putperestlikle es tutulmaktadir...

Iste bu yuzdendir ki, yillardir kapisinda kopek oldugumuz Avrupa Birligi bizimle eglenmektedir, her istedigini dikta etmektedir, ama giris biletini ruyanizda zor gorursunuz demektedir...

Bir gun, olur da AB'ye girmis olursak sayet, ya AB muadili baska bir olusum kurulmus ve AB rafa kaldirilmis olacaktir, ya da AB diye bir mefhumun ehemmiyeti kalmamis olacaktir...

Cunku, biz hakikaten 3. dunya ulkesi olmayi hakedecek duzeyde egitimsiz, kultursuz, cahil yogun bir milletiz... Universite sayisi gun gectikce artirilarak, sozum ona kagit uzerinde diplomali sayisini artirmaktadirlar...

Lakin, bilmekteyiz ki, ulkemizde parmakla gosterilecek universite sayisi 10'u gecmemektedir... Rakami 1500 yapsalar, 15000 yapsalar, okumak cehaleti alir, eseklik baki kalir kelaminin yani sira, ben cehaleti dahi almadigini savunuyorum artik...

Evet, bugun okumus, diplomali insanlarin, Ataturk sevgisini putperestlikle esdeger tuttugu bir ulkede, bu insanlarla ayni havayi tukettigim icin bir kez daha igrendim... Bir kez daha tiksindim...

R.Mert ERDUMLU
02/08/2013

21 Temmuz 2013 Pazar

TEMMUZ 2013

TEMMUZ 2013


Bu yaz aramizda olmayan, bu yazi sizler gibi yasayamayan 3-5 fidanimiz vardi...

Unutmadik, unutmayacagiz...

Biz, her daim 3-5 fidanimizin hesabini sormak uzere hazir olacagiz, ama sizin bildiginiz yontemlerle olmayacak bu...

Beyninizi bir ur gibi kemirip duracagiz...

Surekli telakkuz halinde olmak, sinirlerinizi yipratacak ve surekli komik hallere duseceksiniz...

Yandaslariniz da farkedecek bicare vaziyetinizi ve ellerinden geldigince sizlere destek verirken, onlar da kulturlerini ve mayalarini sergileyecekler...

Devamini yasayip goreceksiniz...




R.Mert ERDUMLU (21.07.2013)

20 Temmuz 2013 Cumartesi

BRAND and CONSIDERING OURSELVES AS BRAND

BRAND and CONSIDERING OURSELVES AS BRAND


 
 
Brand is a character or individuality which is described in the communal perception of the consumer and like any other personality; it is single because it is made of promises satisfied and a discrete set of values. Its nature is communicated by a very large amount of tangible and intangible experiences, and when the various elements fuse together well, a brand is unmistakably different from each other similar product or service.

For this paper, I decided to analyze my needs in order to see meyself as a brand. I will describe different capabilities by giving extraordinary examples.

The theoretical structure of brand association causes that a brand is essentially more powerful when its communication and assurance is delivered always across all of its contacts, than when it is delivered in an impulsive style.

Some have said Positioning is dead. I think that this is not true. Positioning is alive and is processing very well. Successful brands are still the ones using the most influential concept ever to be introduced into advertising, marketing and branding.

Moreover, I will discuss about the positioning of three brands: Cola Turca, which is a product of ULKER Corporation, and medium of this advertising is very large such as TV, billboard, radio, magazines, etc, and as a challenger brand: Calvin Klein.

As a brief summary of the general situation of the ULKER corporation may be given as: Ülker with its common companies and self-exporting capability towards more than 95 countries in America, Europe, Far East, Middle East, and Turkic Republics will be a case for me to describe positioning on that company. By means of globalization, the most important steps taken by Ülker mostly depended on establishing foreign partnerships. Acquiring unfamiliar investors to its in attendance companies provided Ülker incorporation with foreign savings. Nowadays, there are companies from Netherlands, Luxembourg, Switzerland, England, and France in its foreign corporation range. As a worldwide corporation Ülker, has 60 percent of Turkish market in its product range. The main target of the company is spreading the brand name: 'Made in Turkey' both in Turkey and global arena.

The Cola Turca marketing campaign features consist of especially TV ads and prior items are the brand name and the logo. After its advertisings, Cola Turca has become to be one of the most famous coke brands in Turkey when we compare with Pepsi and Coca Cola.

Firstly, I can indicate that, the taste is not the real base for Cola Turca’s charisma. Certainly, Cola Turca’s main achievement depends on the supreme advertisement campaign with Chevy Chase starring. Drinking Cola Turca and behaving as a Turk and in the end getting a Turk are first impacts of that campaign on me.

A Challenger Brand might desire imagining whether to continue in its place or to provide and go to a Leader Brand position. Demanding a leading brand is never simple and a well-thought out, imaginative and original endorse, brand and communications policy is critical to achievement. Calvin Klein is a perfect example. For years, Klein has kept its minimalist plan roots, on the other hand adopted innovative brute type advertising strategies and tactics to market his goods.

In general, they are written from the company’s point of view. “We want to position our brand as the premier product in the category.” What’s wrong with a positioning statement like this? Everything. It leaves the prospect out of the equation. If you want to position a product from the prospect’s point of view, you have a limited number of choices.
Price is the easiest hole in the mind to understand and it’s one of the easiest holes to fill. Sometimes there are no open holes in the prospect’s mind and you have to create one. We call this positioning strategy, “create a new category you can be first in.”

Consumers like choice. Sometimes you can build a powerful brand just by giving consumers an alternative to the leading brand.

When we compare these brands, firstly Cola Turca has not find the price hole interesting. They entered into the market with the same price as Coca Cola. On the other hand, they desired to indicate that their quality is never less that Coca Cola. The “unisex” positioning of Calvin Klein’s oppressive CK-1 perfume seems almost perceptive since when it comes to looking their best, exuding an alluring scent is extremely important to aliens of all five sexes.

In conclusion, there are different items about positioning which is important for the brands and for the customers such as price, the number of choices, quality and style, and so on. The corporations should choose the most appropriate one for themselves.

written by an engineer having no idea about pr and advertising... just some samples from the most basic ones among over 10.000 different papers written by this engineer...

R.M.E. (was written in 2004)

6 Temmuz 2013 Cumartesi

AKP ve Digerleri

AKP ve Digerleri



Sag - Sol...

Alevi - Sunni...

Turk - Kurt...

derken, aranan kan bulundu...

AKP yandaslari ve digerleri...

Digerleri hic onemli degil bu eli palali, sopali, satirli sehir eskiyalari icin...

Ulkucu olabilirsin, milliyetcisindir, vatan, bayrak derdindesindir, ama onlar icin digerlerisin...

Demokrat olabilirsin, ulkedeki tum vatandaslarin sosyal ve demokratik duzeyde asgari standartlarinin iyilestirilmesi icin mucadele ediyor olabilirsin, ama onlar icin digerlerisin...

Cumhuriyetci, Ataturk'u seven, fikirlerini degerli bulan bir vatandas olabilirsin, ama onlar icin digerlerisin...

Ataturkcu ve/veya Kemalist gibi sifatlari degerli gorup, Ataturk'u anlamaktan ote baska amaclar pesinde de kosuyor olabilirsin, ama onlar icin digerlerisin...

Musluman olabilir, basortusu takabilirsin, Kur'an elinden dusmez, 5 vakit namazini da kilabilirsin, ama onlar icin digerlerisin...

Ordu mensubu olabilir, bu ulkenin bolunmez butunlugunu korumayi her seyin ustunde tutabilir, bu ugurda canini seve seve verebilirsin, ama onlar icin digerlerisin...

Universite ya da birkac farkli universite bitirmis olabilirsin, yuksek lisans (master) ve/veya doktora yapmis olabilirsin, hatta Profesor olabilirsin, bilime hizmet edebilir, bilmin isigi altinda, sektorel faaliyetlerde bulunabilir, bulundugun durum ve konumdan bagimsiz, her turlu optimizasyon kosullarini cevrene tasiyabilirsin, ama onlar icin digerlerisin...

ODTU, Bogazici ve ITU gibi hayallerinde goremeyecekleri, .otlerini yirtsalar giremeyecekleri, girseler bitiremeyecekleri universitelerden mezun olmanin ne demek oldugunu, nasil bir mucadele gerektirdigini bilemeyeceklerine ragmen, yillarca cektigin tum izdiraplarla ogrendigin dunyalarca bilgiye ragmen, onlar icin digerlerisin...

Koc, Sabanci, Bahcesehir, Bilgi, Yeditepe gibi, universiterde okumanin ve mezun olmanin toplam maliyetini, omurleri boyunca bir arada ya da parca parca olmak suretiyle toplamda goremeyecekler, ama onlar icin digerlerisin...

Tum universitelerimizde, cesitli konularda, kendilerini ispat etmis, yuzlerce, binlerce bilimsel makalelerin altina imza atmis, yuzbinlerce kitaplarin altina imza atmis, onbinlerce patente imza atmis, oduller kazanmis, tum konustuklari konular binlerce okunmus, arastirilmis, taranmis bilgilere dayanan cok degerli akademisyenlerimizden olabilirsin, ama onlar icin digerlerisin...

Ticaretle ugrasabilir, vergini odeyebilir, istihdam yaratabilir, ulkemizin gelismesinde buyuk katkilar saglayabilirsin, ama onlar icin digerlerisin...

Aci ama gercek...

Bu sefer, omrumde ilk kez, ben de bolundum... Basardilar... Ama, basaramayacaklar safsatalarini vs de bir kenara birakalim... Ben, nefes aldigim surece, digerlerinin onuru, gururu, duzeyi, refahi adina munferit en fazla nasil katkida bulunabileceksem, hayatimi buna adamis olacagim... Konum, durum, mevki, makam kaygilarindan bagimsiz, munferit cabalarin birlesimi ile bu ulkede, digerleri, bir takim taraflari da digerleri duzeyine cekebilmek icin ugrasacak ve bir gun, inaniyorum ki, 70 milyon kisi digerleri olmus...

Seklinde yazimi guzelce sonlandirabilirdim ama... Inaniyorumdan ziyade, biliyorum ki, Turkiye'de en az 20 milyon kisi, digerleri olabilecek tum gereksinimlerden ve DNA'dan uzak... Hayal kurmayalim... Digerleri olarak bu ulkeye en cok nasil faydali olabiliyorsak o sekilde faydali olalim...

Yazalim, calisalim, okuyalim, vergimizi odeyelim, ogrenelim, ogretelim, insanlarin ellerinden tutalim, kimseyi hor gormeyelim, tasin altina hep birlikte el sokalim... Hizmet beklenti kalite esigimizi cok yuksek tutalim... Hizmet beklentimiz, cok yuksek olsun... Hizmete talip olan her kimse, calismamaktan dolayi insan icine cikamasin, calmaktan dolayi yasamaktan her daim izdirap duysun, yalanlardan dolayi, her zaman colugunun cocugunun yuzune baktikca ici sizlasin...

Biz, Turkiye'yiz... Turk'uz... Turkiye Cumhuriyeti vatandasiyiz... Ama, bu evrende birer nokta bile degiliz hicbirimiz... Dunya icerisinde, kucuk birer bireyiz en buyugumuz bile... Bu kavramlari bir kenara birakip, nasil daha iyi insan oluruz, nasil daha iyi vatandas oluruz, daha iyi arkadas, es, dost, anne, baba oluruz sorularina yanit arayalim... Ve, buldugumuz hicbir yanit bizleri tatmin etmesin...


Hep, daha iyiye dogru adim atabilelim... Hatta, birakin adimlari, kosalim...


R.Mert ERDUMLU (07/07/2013)


 

2 Temmuz 2013 Salı

Sn. Egemen Bey'e...

Sn. Egemen Bey'e...



Sayin Egemen Bagis,

Alenen dalga geciyor olmalisiniz milletimizle ve bizimle, baska izahi yok... Yoksa herkes, Anafartalar Fatihi, Gazi, Maresal, Baskumandan, Basogretmen, Turkiye Cumhuriyet'inin Kurucusu ve ilk Reisi Cumhuru, Ulu Onderimiz Mustafa Kemal Ataturk ile gunumuz politikacisi ve basbakan Recep Bey'i mukayese terazisine alinamayacaginin idrakinde bir akil ve ruh sagligina maliktir... Yok eger degilseniz de, inanin Recep Bey bile bu mukayesenin beyhudeliginden muzdariptir... Zira, kendisi gibi had bilmez, mesnetsiz soylemlerden geri duymayan bir zat bile, boyle bir mukayesede kendisinin bir emsal dahi teskil etmeyeceginin bilincindedir... En azindan ben oyle olduguna inanmak istiyorum... Turkiye Cumhuriyeti siyaset tarihi son 30 yili askin suredir, sayisiz pohpohlama, yalakalanma gormustur lakin sizinki bir hayli ilgi cekecek sekilde akillarda kazili kalacaktir... Bu da bir vatandasin nacizane durum beyanidir... R.Mert ERDUMLU

ATATURK'E DOKUNMAYA CALISANLARA, ONUN EVLATLARINDAN BIRINDEN, NACIZANE BIR YANIT:

ATATURK'E DOKUNMAYA CALISANLARA, ONUN EVLATLARINDAN BIRINDEN, NACIZANE BIR YANIT: 




Bir yerde Ataturk hakkinda; 1938'de olen Ataturk'le yasayan, oyalanan ve bir oluyle vakit geciren insanlar olarak tanimlanan ATATURK gencliginden, aralarindan bir tanesinden, bendenizden, nacizane bir yanit:

Dunya'da bircok devlet tarafindan yuzyili degistiren adam olarak, universitelerde derinlemesine arastirtilan ve ilkeleri tum dunyaya feyz olacak bir zatin ismini bu sekilde agziniza alacak cureti gostermeniz bile su anda ulkemizin cehaletinin ne ust duzeyde oldugunun bir gostergesidir... Yasayan, oyalanan diye betimlediginiz Turk gencligi aldigi feyz nezdinde bugun dunyada sayisiz basarilara imza atmaktan geri durmamakta ve vargucleriyle calismaktadirlar... Aselsan, Tubitak gibi kurumlarin gelistirdigi, emsali olmayan ve dunyada ses getiren projelerin ve inovasyonlarin tamami Ataturk'le oyalanan diye betimleme curetinde bulundugunuz gencler tarafindan gelistirilmistir. Oluye bagli olmak diye nitelendirdiginiz beyhude soyleminizde, bir olunun yuzyillarca yasatilabilecek etkileri oldugunu gozlemlemenize ve bunun tesirinden korkmaniza veriyorum. Ataturk bir ilke, bir tabu degildir; Ataturk fikirleri ve ileri gorusluluguyle, kararliligiyla bizlere ornek olmus bir Kumandan, Anafartalar Fatihi, Maresal, Turkiye Cumhuriyeti denilen ve senin gibilerinin beslenmesine vesile olan ulkenin kurucusu, ilk Reis-i Cumhuru, Basogretmen ve senin gibilerinin hayalini dahi kuramayacagi nice emsalsiz sifatin sahibidir... Kendisine olan sevgi ve inanci, baska sevgi ve inanclar ile mukayese etmek cok yersizdir. Gereksizdir. Beyhudedir. R.Mert ERDUMLU

ADAM OLUN

ADAM OLUN


%50'yi zor tutuyorum, 1 milyon kisi yigarim diyor ya bu kral; soytarilarini ateslendirmek icin (vakti zamaninda Ozal'in benim memurum isini bilir tumcesini animsatti bana, ben soylemiyorum ama sen anla misali), ben size izah edeyim simdi:

Bu Fetocu diye tabir ettgimiz kitle, ozellikle ortaya cikma cesareti gosterebilen haysiyetli, dik duruslu sahislar degillerdir... Mutemadiyen hayatlarini, kendilerini gizlemek suretiyle idame ettirirler... Surekli olarak sessiz, derinden, haset ve fesatin en yogun yasandigi ucra koselerde rastlarsiniz... Bir gun is yerinizde olmadik bir olaydan dolayi patronunuzun nasil haberi oldugunu dusunurseniz, ya da askerlik vazifenizi yaparken hic kimseyi ilgilendirmeyen yani kimseye bir zarari bulunmayan bir kural ihlalinizden komutaninizin nasil haberi oldugu yonunde kafaniza soru isaretleri takiliyorsa, bilin ki bu kopeklerden cevrenizde vardir ve sizi ispiyonlamislardir...

Bunlarda ortaya, meydana cikacak cesaret, yurek yok dedim ya... Zaman zaman, bilgisayar ortamlarinda belirebiliyorlar... Ancak, toplum onunde konusabilecek, gruba hitap edebilecek, bir soylemi dikte edebilecek yetenekten yoksun olduklarindan, ortalik yerlerde aramayin, pek goremezsiniz...

Bunlar bir takim ihale ve rantlar icin, bir kopegin toto yalamasindan cok daha tiksindirici bir sekilde vazifelerini ifa ederler... Son 10 yilda, bir donemin meshur Turgut Ozal zenginleri (sonradan gormeleri) gibi, bir baska sonradan gorme grup olan AKP zenginleri turemistir. Bu da, bu iddialarimin en belirgin kanitidir. Salla basini al maasini seklindeki memur yapilandirilmasi, yala totoyu kap ihaleyi seklinde ozel tesebbus yapilandirmasi nezdinde, AKP parayla satin aldigi oy kitlesini ozellikle muhafaza etmektedir.

Herkes, komur ve pirinc - makarna der de, bu sekilde satilmislardan hic bahsetmez... Vatandas 1 torba komure oyunu satiyor der de, bir ihale karsiliginda bir aile ve tum akrabalarinin haysiyetlerini satma sekli cok konusulmaz... Ne farki var bu serefsizlerin, 1 torba komure oyunu satanlardan? Fiyati yuksek tutmuslar sadece...

O yuzden kimse sundan endise etmesin, kendileri de etmiyorlar zaten, bu direnis nezdinde bunlarin oy kitlesinde cok buyuk bir azalma olmayacaktir. Zaten direnisin amaci da bu degildir. Satilmis oylarin degismeyecegini bugun her akli selim insan kabul ediyor ve ayrica AKP tabani, bugun sesini duyurmak icin sokaklara dokulmus yuzbinleri, milyonlari hic ilgilendirmiyor... Bu insanlar farkli birsey soylemek icin kalktilar ayaga... Dokunma benim ozelime, karisma bana, benim Ata'ma laf etme demek icin dokuldu sokaklara... Hala, konuyu 2 agactan ibaret zanneden 1 agac dahi olamamis milyonlar var ulkemizde...

Bu arada, bu soylemlerim AKP politikalarini akil mantik mertebesinde gorup de, siyasal olarak, menfaatsiz destekleyen yandaslarini baglamiyor. Onlarin dusunceleri kendilerine, beni acikcasi ilgilendirmiyor da...

Ama, ben bunlari yaziyorum diye hemen bir siyasi tabana mal edilemem... Benim, dogdugum gunden bugune hicbir siyasi tabana ait olmuslugum, masa olmuslugum yoktur, olamaz da... Ben, adam olmanin her daim dik durmak ile ilgili oldugunu dusunmus, hicbir zaman da kendimi bir gruba ait hissetmemisimdir. Bir sorun, terslik olursa da, ben herkese karsi gemileri yakarim. Benim hicbir tabanla ilgim alakam olmadigi gibi, kimseye ihtiyacim da yoktur. Soylemlerim tamamen herkesten ve herseyden bagimsiz oldugu icin sizlere bir nokta daha animsatacagim:

Bunca yildir, zenginlik, mevki, kariyer hesaplari yaparken, bunlari alenen konusabilecek ozgurlukte olabilmenin pahasini ne mertebede kildiniz kendinizce?

Istediginiz her an, istediginiz her yerde olabilmenin pahasi nedir sizce?

Tum dunya ile bile calisabiliyorken, tum esnekliklerin yaninizda olmasi nasil bir paha sizce?

Tum bunlar sizce dusunmeye deger seyler mi, yoksa bos islerle vakit mi kaybediyoruz? Inanin cogunuzun dusuncelerini kendi beynimdekilerden cok daha rahat goruyor ve okuyorum...

Ozetle de diyorum ki... Adam olun... Gerisi hep hikaye...

R.Mert ERDUMLU