22 Eylül 2014 Pazartesi

Yaşıyormuşcasına

Yaşıyormuşçasına
(Mert Erdumlu kaleminden...)

Ne derlerse yapacaksınız...

Kurallara uyacak, işe saatinde girecek, saatinde çıkacaksınız... Es kaza, bu silsileyi 1 saat esnetince, kendinizi zincirleri kıran bir kahraman olarak göreceksiniz...

Eleştirmeyeceksiniz...

İcabında 'paranın' satın alabileceği ve 'en iyi' diye lansmanı yapılan eğitimi siz de satın alacaksınız ama aslında 'iyi eğitilmiş' insanlardan siz de nefret edeceksiniz...

Eleştiriyor gibi yapıp, farklılık ve farkındalık oyunları oynayacaksınız. Ama aslında, eleştiremeyeceğinizi siz de bileceksiniz...

Özgürmüşçesine yaşayıp, etrafınızdaki ağaçlara, çiçeklere ya da gök yüzüne bakıp da buram buram içinize çekmeyeli yıllar olduğunu farkettiğinizde, özgürlüğünüzün sadece bir sanrı olduğunu da farketmiş olacaksınız...

Bu oyunu sizler için tasavvur edenler, kendilerine cemiyet diyip bir dümenin başını tutmaktalar lakin, bunu hiç farkedemeyecek ya da sokaktaki avarenin bile artık sadece söyleyebildiği illüminati diyip farkındalık oyununuzu sürdüreceksiniz.


Hayatlar bitecek, nefesler tükenecek. Birileri ve hep aynı birileri daha zenginlerken, birilerimizin hayatları, hayalleri, sahip oldukları yitecek ve gidecek... Lakin, bunlar inanın onların umurlarında dahi olmayacak...

O yüzden, yaşamaya devam edin... Sanki yaşıyormuşçasına...


23/09/2014





15 Eylül 2014 Pazartesi

Sanrının Sancısı

Sanrının Sancısı
(Mert Erdumlu kaleminden)
Düşümde gördüğüm bir siluet gibiydi hayat ve umduklarım... Ummalar sanrılara, sanrılar sancılara gebeymiş çoğu kez...
Daha mutlu oluyordum düşlerimde... Nedense, hayal kurmak ise, hayatı yaşamaktan hep daha keyifliydi... Kötü eller yoktu o kurgu dünyasında ve hiç kimse incinmiyordu, gizlice göz yaşları içinde kahrolurcasına... Sokuluyordum düşüme... Düş penceremin içinden çıkmayacakmışçasına...
Henüz uğultular rahatsızlık vermiyordu o denli... Hayatın tabii sesine alışmışlığa yoruyordum bunu da...
Yitenlerimiz vardı, bu dünyadan göçenlerimiz... Özlem de ayrı parçalıyordu içimi, ama elden gelenlerin aslında bir şey getirmediğini anlıyordum...
Masalsı, hayalsi... Masalımsı, hayalimsi... Masalımtrak... Öylesine bir dünya içinde, yoğrulup büyüyünce adam oluyordu çocuklar, daha çocuk bile değilken henüz...
Geçmişte bir bilgenin dediği gibi aynı... 'Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler'...
Diyorlar...
15.09.2014





10 Eylül 2014 Çarşamba

Birileri

Sen dilediğin kadar mükemmel yaşa, iyi ol, dürüst ol...

Birileri çıkıp, bu kadar iyi olunmaz, kesin montaj var bu işte der...

Sen dilediğin kadar düzgün ve hatasız iş yap...

Birileri çıkıp, bu kadar mükemmel olunmaz, kesinlikle bir şey var bu işte der...

Sen dilediğin kadar başarı göster, hayata karşı mücadelende dik dur...

Birileri çıkıp, helal olsun demez.


Yani, sözün özü, kimse çıkıp da, bende bu adamda olan bir şeyler eksik demez de, haricinde ne varsa der de der...


İşte tam o esnada birileri de onları öper ;)



Mert  Erdumlu
10.09.2014